Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/3185 E. 2014/7307 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3185
KARAR NO : 2014/7307
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

MAHKEMESİ : Akseki (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 27/10/2010
NUMARASI : 2009/52 – 2010/184

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Y.. K.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 12.04.2007 tarihli dava dilekçesi ile; sınırlarını bildirdiği İncezler Mevkii ve Zengile Mevkiinde bulunan taşınmazlarının G. Köyü 101 ada 1 parsel içinde orman olarak tespit gördüğünü ileri sürerek, tespitin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; dava konusu edilen taşınmazların orman içi açıklık olduğu ve zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman alanı içinde bırakılmış, bu çalışma 26.03.2007 – 25.04.2007 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; İncezler mevkiinde bulunan 2009 m2 yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak orman içi açıklık niteliğinde olduğu, Zengile mevkiindeki 2353 m2 yüzölçümlü taşınmazla ilgili zilyedlik koşullarının oluşmadığı, 1958 tarihli hava fotoğrafında tasarruf sınırlarının belirgin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Uzman orman bilirkişi tarafından 1958 tarihli hava fotoğrafı ve 1963 tarihli memleket haritasında her iki taşınmaz da açık alanda işaretlenmiş ise de, zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi bakımından 1980’li yıllara ait resmî belgeler incelenmemiş, Zengile Mevkiindeki taşınmaza komşu olan 253 ada 16 ve 17 sayılı parsellere ait kayıtlar getirtilmemiş olup, İncezler Mevkiindeki taşınmaza ilişkin tapu kaydı uygulaması da yeterli değildir. Davacının dayandığı, ilk geldisi Nisan 1289 tarih 685 olan, 1 dönüm yüzölçümlü, sınırları G: Dere, B: Topçuoğlu, K: Ömer oğlu Ali, D: Ç. S. olan, Aralık 1946 tarih 40 numaralı tarla niteliğindeki tapu kaydının taşınmaza uyduğu belirtilmişse de, yerel bilirkişi ve tanıkların bu konudaki beyanlarının soyut nitelikli olduğu, fen bilirkişinin de uygulamayı krokiye yansıtmadan, sınırlarda kayma olmakla birlikte taşınmaza uyduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır. 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklıklar zilyedlikle kazanılamasa da, tapu kaydı bulunması ve kaydın taşınmaza uyması halinde kazanma imkanı vardır.
Bu nedenle, mahkemece üç orman bilirkişi, bir fen elemanı, bir ziraat bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile davanın açıldığı tarihten 15 – 20 yıl önce çekilmiş, 1980’li yıllara ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava
fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, dayanılan tapu kaydı ilk geldisinden itibaren tüm gittileri ile getirtilip olabildiğince yaşlı bilirkişi ve tanıklar eliyle uygulanmalı, gitti kayıtlarının sınırlarında ve yüzölçümünde değişiklik varsa nedeni araştırılmalı, diğer taşınmaza komşu 253 ada 16 ve 17 sayılı parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanağı kayıt ve belgeler getirtilip, çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği belirlenmeli, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmalı, ziraat uzmanından da bu konuları açıklayan bilimsel içerikli rapor alınmalı, böylece toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09.09.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.