Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2887 E. 2014/6049 K. 03.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2887
KARAR NO : 2014/6049
KARAR TARİHİ : 03.06.2014

MAHKEMESİ : Karabük Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 27/01/2014
NUMARASI : 2013/102 – 2014/6

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve müdahil Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, asliye hukuk mahkemesine verdiği 20.07.2006 havale tarihli dava dilekçesi ile; dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri A. Köyü, T., Ç. ve K. Mevkilerinde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını ve muristen kalan tarım arazisi olduğu iddiası ile adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 19.12.2006 günlü raporda 18159 m2, 376 m2, 2967 m2 ve 687 m2’lik bölümlerin tarla niteliği ile 1/3 hisse itibariyle davacılar adına tesciline, 2699 m2 ve 974 m2’lik bölümlerin yol yapımı için kamulaştırma kapsamında kaldığından mülkiyetinin davacılar adına olduğunun tesbitine, 709 m2’lik bölüme yönelik davanın reddine karar verilmiş, davalı Hazine ve dahili davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.04.2009 tarih ve 2009/5152 – 7092 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Taşınmazların öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığının araştırılmadığı belirlenerek bu yönde mahkemece izlenmesi gereken usûl ve yöntem belirlenmiş ve kabule göre de, (d) harfi ile işaretli 709 m2 bölümün kısa kararda orman niteliği ile Hazine adına tesciline, gerekçeli kararda ise, bu bölüme yönelik davanın reddine karar verilmiş olması çelişkili, usûl ve kanuna aykırı olduğu”na değinilmiştir.
Bozma sonrası devam eden yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmazlar 123 ada 54 parsel sayılı 8503,59 m² yüzölçümü ile tarla niteliği ile, 127 ada 10 parsel sayılı 317,31 m² yüzölçümü ile bahçe niteliği ile, 129 ada 11 parsel sayılı 2555,89 m² yüzölçümü ile tarla niteliği ile, 131 ada 5 parsel sayılı 671,20 m² yüzölçümü ile bahçe niteliği ile malik haneleri boş bırakılmak sureti ile sınırlandırılmıştır.
Safranbolu Asliye Hukuk Mahkemesince, Safranbolu İlçesi, A. Köyü, H. Mahallesi, T. Mevkiilerinde bulunan ve yine fen bilirkişisi tarafından 19/12/2006 tarihli raporuna ekli krokide (1A) ve (1C) rumuzu ile belirtilen kısımlar ile yine aynı yer Ç. K. Mevkiindeki taşınmazın (2A), (2C) ve (2D) rumuzları ile belirtilen kısımlarına yönelik açılan davanın dosyadan tefrikine, Safranbolu İlçesi, A. Köyü, H. Mahallesi, T. Mevkiinde bulunan ve yine fen bilirkişisi tarafından 19/12/2006 tarihli raporuna ekli krokide (1B) rumuzu ile belirtilen kısım ile yine aynı yer Ç. K. Mevkiindeki taşınmazın (2B) rumuzu ile belirtilen kısmın kamulaştırılarak Hazine adına tesciline karar verilmiş olması nedeniyle mülkiyet tesbitine ilişkin talepler açısından yargılamaya devam olunmuştur.
Taşınmazların bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının yapılmış olması nedeniyle tefrik edilen taşınmazlara ilişkin olarak Safranbolu Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizliğine karar verilerek dosya Safranbolu Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Orman Yönetimi vekili kadastro mahkemesine sunduğu 15.07.2011 tarihli müdahale dilekçesi ile; taşınmazların orman vasfı ile hazine adına tescili talebinde bulunmuştur.
Yargılama sonunda kadastro mahkemesince davanın kabulüne, Karabük İli, S. İlçesi, A. Köyü 131 ada 5, 123 ada 54, 127 ada 10 ve 129 ada 11 nolu parsellerin tamamının (A ve B rumuzu ile gösterilen kısımlarının) fen bilirkişileri B. Ellialtıoğlu ve Ramazan Gürak’ın 22.01.2014 tarihli ek raporundaki belirtilen yüzölçümleri üzerinden Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince Ahmet oğlu M.. A.., Ahmet oğlu V.. A.., Ahmet oğlu M.. A.. adına eşit hisseler oranında tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili ve müdahil Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1944 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu vardır.
Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiş, dava konusu taşınmazlar malik haneleri boş bırakılmak sureti ile sınırlandırıldığına ve Orman Yönetimi tarafından taşınmazların orman iddiasıyla davaya müdahalede bulunulduğuna göre taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece, önceki keşifte görev almayan halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, çekişmeli parsellerin tümünde yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli,
Yapılan bu uygulama sonucu dava konusu edilen taşınmazların orman tahdidi dışında kalığının belirlenmesi halinde orman kadastrosunun 4785 sayılı Kanunun yürürlük tarihi öncesinde kesinleşmiş olması sebebiyle 4785 sayılı Kanun gözönünde bulundurulmadığından taşınmazların öncesi itibariyle orman sayılan yer olup olmadığının memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı uygulanması yapılması ile de belirlenmesi gerekir.
Bu sebeple en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile amenajman planı bulunduğu yerden getirtilip, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde göründüğü orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığının aynı bilirkişilerce rapor edilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadıklarının belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; müdahil Orman Yönetimi ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.