Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2802 E. 2014/5450 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2802
KARAR NO : 2014/5450
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/03/2011
NUMARASI : 2003/1008-2011/211

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. A.. ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 21.10.1994 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ….Köyünde bulunan dört parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece 05.04.2001 tarihli fen bilirkişi krokisinde (A) harfiyle gösterilen 5547.50 m2, (B) harfiyle gösterilen 6017.41 m2 ve (C) harfiyle gösterilen 3066.68 m2 işaretli taşınmazlar hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline, krokide (D) harfiyle gösterilen 12456.30 m2 ve dava dilekçesinde (B) harfi, krokide (E) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.04.2003 tarih ve 2278 – 3223 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”bölgede orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yargılama sırasında 1999 yılında yapılmış, bu uygulamaya göre taşınmazın (A, B ve C) harfleri ile gösterilen kısımları kesinleşmeyen tahdit dışında, (D) harfi ile gösterilen kısmı tahdit içinde bırakılmış, temyize konu tescil davası aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüşmüştür. Bu durumda; taşınmazın orman niteliğinin belirlenmesi görevi, 6831 sayılı Kanunun 11. maddelerine göre kadastro mahkemesine aittir. Mahkemece, tescil davası elde tutularak, orman kadastrosuna itiraz davası bu davadan ayrılmalı ve görevsizlik kararı verilmelidir. “ denilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden sonra 12.05.2000 tarihinde 6 ay süre ile ilân edilip, dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 09.10.1955 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden görevsizlik kararı verildiği ve temyize konu dava, elde tutulan tescil davası olduğu halde, yeniden görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı M.. A.. ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Gerçekten de, Dairenin bozma kararı üzerine, orman kadastrosuna itiraz yönünden tefrik edilerek, görevsizlik kararı ile Adana Kadastro Mahkemesine aktarılan davada, 12.11.2008 tarih ve 2004/1 – 2008/5 sayılı kararla (A, B ve C) harfli bölümlerinin orman sayılmayan; (D) harfli bölümünün orman sayılan yerlerden olduğuna karar verilmiş, Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine Dairenin 08.06.2009 tarih ve 7485 – 9450 sayılı kararıyla onanmıştır.
O halde, mahkemece, eldeki davanın tescil istemine ilişkin olduğu, kadastro mahkemesinde görülüp, Dairece onanan orman kadastrosuna itiraz davasının sonucunu beklediği gözönünde bulundurularak, işin esasına girilmesi ve karar verilmesi gerekirken, bozma kararına yanlış anlam verilerek görevsizliğe hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükme yöneltilen temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13.05.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.