Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2714 E. 2014/5035 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2714
KARAR NO : 2014/5035
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : Türkeli Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2012/65-2013/254

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı C.. Y.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava konusu taşınmazın bulunduğu …. Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosu çalışmaları 15.03.2007 tarihinden başlamak üzere 30 gün süreyle ilân edilmiş, orman niteliği ile tesbit edilen 119 ada 1 sayılı parsele itiraz edilmediğinden tespit kesinleşmiştir.
Davacı C.. Y.., 29.04.2010 tarihli dilekçesinde … İlçesi, …. Köyü 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazın zilyetliğinde olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının tapu kaydına dayanmadığı, bu nedenle on yıllık süreden yararlanamayacağı, altı aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı C.. Y.. temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2012/2000 – 4783 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Taşınmaz davalarında, davayı kesin ret sebebi olsa bile, sonradan açılacak davalarda kesin hüküm oluşturabilmesi için, deliller toplandıktan sonra arazi başında keşif yapılarak, taşınmazın paftadaki tam yeri ve yüzölçümü belirlenerek ve krokiye bağlanarak karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra verilen iki haftalık kesin süre içinde gider avansı yatırılmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (HMK m. 288 vd. – HUMK m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve/veya kesin önelin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hakim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (3717 sayılı Kanun m.2); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında, yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunsı ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin göz önünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada (HMK m.324;m.94-HUMK m.414; m.163 açısından) bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K. 26.02.1975 T. 1972/1-1273 E., 1975/258 K; H.G.K. 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. 1983/141 K. H.G.K. 30.12.1992 t. 1992/16-666 E., 1992/769 K.; 20 H.D. 14.12.1992 t, 1992/16198-7040).
Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.
Yukarıda açıklanan, Kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin Kanunda öngörülen sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 05.05.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.