Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2688 E. 2014/5311 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2688
KARAR NO : 2014/5311
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

MAHKEMESİ : Çarşamba Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 15/01/2013
NUMARASI : 2012/90-2013/12

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Samsun İli, …. İlçesi, …… Köyü, 143 ada 2 parsel sayılı 4477,56 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davasına konu olduğundan, tarla vasfıyla malik hanesi boş bırakılmak suretiyle kadastro mahkemesine devredilmek üzere tesbit edilmiştir.
Davacılar A.. B.. ve arkadaşlarının, davalılar H.. A.. ve arkadaşları aleyhine, Salıpazarı Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş oldukları 08.08.2008 tarihli dava dilekçelerinde özetle; çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin 60 yıldan fazla süredir kendilerine ait olduğu ve davalıların dayandığı ilk tesisi Ağustos 1317 tarih, 55 sıra nolu hukukî niteliğini yitiren tapu kaydının ve usûlsüz yapılan intikalin iptali ile dava konusu taşınmazın adlarına tescili talep ve dava etmişlerdir. Salıpazarı Asliye Hukuk Mahkemesince; yargılamanın devamı sırasında dava konusu taşınmaza 143 ada 2 parsel numarası ile kadastro tutağı düzenlendiğinden K.K’nun 27. maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve dosya görevli Salıpazarı Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, her ne kadar davalılar tapu kaydına dayanmış iseler de tapu kaydının Kadastro Kanunu 13. maddesi gereğince ilk tesisinden itibaren malikleri tarafından 20 yılı aşkındır kullanılmadığı ve bu nedenle hukukî niteliğini yitirdiğinden ve davalıların davacılar ile aralarındaki akrabalık ilişkinin kanıtlayamadıklarından bahisle davanın kabulüne, davalı taşınmaz 5 pay kabul edilerek davacılar adına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1983 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmakta olup, çekişmeli taşınmaz orman tahdidi dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacı gerçek kişilerin kadastro tesbitinden önce davalı gerçek kişiler aleyhine asliye hukuk mahkemesinde dava açmaları nedeniyle dava konusu taşınmaz hakkında malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tesbit tutanağı düzenlendiğine göre, tesbit tutanaklarında isimleri geçen davalı gerçek kişilerle birlikte, taşınmazın aynı zamanda Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olabileceği de düşünülerek, husumetin Hazine ve Orman Yönetimine de yöneltilmesi gerekir. O halde, Hazine ve Orman Yönetimi’ne duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re’sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmelidir.
Oysa; mahkemece, taşınmazların orman sayılan yerlerden; Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerde olup olmadığı ve davacılar ve davalı gerçek kişiler lehine zilyetlik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamış ve dava dosyası içinde bulunan ilk tesisi Ağustos 1317 tarih, 55 sıra nolu tapu kaydı tüm tedavül kayıtları ile birlikte getirtilerek mahallinde usûlüne uygun şekilde uygulanmamış, ayrıca, davalı taşınmazın bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı hususlarında yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle yörede 1983 yılında yapıldığı bildirilen orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin bir sureti getirtilerek 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların tüm delilleri toplanmalı ve mahkemece bir uzman orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve çekişmeli taşınmazların orman sınırları içinde orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin biçimde saptanmalıdır. Ayrıca, tapu kaydına dayanarak tesbit gören 143 ada 2 parsel sayılı davalı taşınamaz açısından dayanak tapu kaydı mahalli bilirkişilerin eli ile mahalline uygulanmalı ve bu kaydın ve çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ya da dosya arsında mevcut tapu kaydının davalı taşınmazı kapsamadığı belirlendiği takdirde, bu kez, davacıların zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; dayanılan tapu ve vergi kayıtları varsa, getirtilip yöntemince uygulanmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanarak bilirkişi anlatımları denetlenmeli; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, önceki malikler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.