YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2589
KARAR NO : 2014/7489
KARAR TARİHİ : 11.09.2014
MAHKEMESİ : Sarıgöl Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 23/11/2012
NUMARASI : 2012/60-2012/97
Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, Z. Köyünde 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarının 21.02.2008 tarihinde ilân edildiğini, yapılan incelemelerde dava dilekçesine ekli paftada 465 ilâ 471/5 OS noktaları arasında kalan kapalı poligonun orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman sınırları dışında bırakıldığını belirterek, bu alanın orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Daha sonra yapılan kültür arazilerinin kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazın tesbit tutanağı düzenlenip malik hanesi açık bırakılarak mahkemeye gönderilmiş, mahkemece; tutanak iktisabında zilyet olarak ismi yazılı kişiler davaya dahil edilip taraf oluşturulduktan sonra; dava konusu 129 ada 2, 3 ve 4 nolu parsellere yönelik davanın kabulü ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi tarafından vekâlet ücreti yönünden, davalı Hazine ve C.. B.. tarafından ise esasa ilişkin olarak temyiz edilmekle, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.02.2012 tarih ve 2012/990 E. -1569 Karar sayılı kararı ile 129 ada 4 sayılı parselin (B) ile gösterilen bölümü yönünden bozulmuş, 129 ada 2, 3 parsel ve 129 ada 4 sayılı parselin (A) bölümü yönünden onanmıştır.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Dava konusu 129 ada 4 sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen 2655,93 m²’lik bölümünün; uzman orman bilirkişi tarafından 1958 tarihli hava fotoğrafı, 1963 ve 1974 basımlı memleket haritaları üzerinde yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılmayan yerlerden olduğu, buğday ekili tarım arazisi niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından mahkemece orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenen taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.] denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı doğrultusunda 129 ada 4 sayılı parselin (B) bölümü için yapılan yargılama sonucu,davanın reddi ile, 09.07.2010 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 5787,75 m²’lik taşınmazın davalı C.. B.. adına tarla vasfıyla tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Mahkemece davanın reddi ile 09.07.2010 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 5787,75 m²’lik kısmın davalı adına tesciline karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yetersizdir. Şöyle ki; dava konusu 129 ada 4 sayılı parsel sayılı taşınmaz, kadastro sırasında 13768,18 m² olarak tespit edilmiş, Yargıtay bozma kararında (B) harfi ile gösterilen 2655,93 m²’lik bölümü için davanın reddine karar verilmesi gereğine değinildiği ve mahkemece bozma kararına uyularak karar verildiği halde, taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 5787,75 m²’lik bölümü için açılan davanın reddine karar verilmiş, bozma gereği yerine getirilmemiştir.
Dava dosyasında bulunan 09.07.2010 tarihli fen bilirkişi D.Y. tarafından alınan raporda dava konusu 129 ada 4 sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen 5787,75 m² olduğu, Dairemizin iade kararı üzerine aynı bilirkişiden alınan 1. raporda (B) harfi ile gösterilen bölümün 1754,42 m² olduğu, Dairemizin ikinci kez iade kararı ile yine aynı bilirkişiden alınan 19.12.2011 tarihli raporda ise (B) harfli alanın 2636,46 m² olduğu, ekli kroki de ise bu alan 2655,93 m² olduğu yazılmıştır. Dairemizin 07.11.2013 tarih ve 2013/3192 E. – 9731 Karar sayılı kararı üzerine alınan 07.03.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda da dava konusu taşınmazın (A) ile gösterilen kısmının 11112,26 m², (B) harfi ile gösterilen bölümünün ise 2655,92 m² olduğu belirtilmiş olup, taşınmazın orman sayılan ve sayılmayan kısımlarının miktarları konusunda raporlar arasında çelişki olduğu halde, mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur.
O halde; mahkemece önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan, daha önce keşfe katılmamış bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve iki fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, taşınmazın bu belgelere göre orman sayılan ve orman sayılmayan kısımların ayrı ayrı yüzölçümleri hesaplanmalı, bilirkişilerden dosya arasında bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilecek şekilde rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin çelişkili raporlara dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.