YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2559
KARAR NO : 2014/4936
KARAR TARİHİ : 22.04.2014
MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2010/270 – 2014/65
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. Ş.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 05.04.2010 havale tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği U… Köyünde bulunan yaklaşık 2500 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine, 17.06.2010 tarihli cevap dilekçesiyle taşınmazın TMK’nun 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine; (A) işaretli 2237 m² yüzölçümündeki taşınmazın arsa niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, (B) ve (D) işaretli yapıların davacıya ait olduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu daha sonra 12.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 01.04.1967 tarihinde kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Taşınmaz kadastro sırasında çalılık olarak tesbit harici bırakılmıştır.
Çekişmeli taşınmazın, kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı, gerek eski, gerekse yakın tarihli resmî belgelerde de orman sayılmayan yerlerden olduğu doğru olarak belirlenmişse de; mahkemece (A) işaretli 2237 m2 yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın ortasında bulunan 804 parsel (yeni 263 ada 1 parsel ) sayılı taşınmazın Antalya İl Özel İdaresi adına 29/03/1990 tarihinde idarî yoldan tapuya tescil edildiği, bu tarihe kadar davacının dava konusu yere ilişkin bir zilyetliğinin olmadığı, bu durumda olsa olsa bu tarihten sonra taşınmazı 804 parsel ile birlikte ev ve ahır yaparak ve hayvan barındırarak kullandığının kabul edileceği, bu yerin kadastro çalışmaları sırasında çalılık olarak tescil harici bırakıldığı, dolayısıyla mülk edinilebilmesi için 3402 sayılı Kanunun 17. maddesinde belirtildiği üzere, tarımsal amaçlı imar ihya ve kullanımın olması gerektiği, oysa davacının böyle bir kullanımının olmadığı açıklanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, gerekçede isabet bulunmamaktadır.
Şöyle ki; gerek 01/04/2014 günlü keşif sırasında bilgisine başvurulan yerel bilirkişi beyanına, gerekse uzman ziraat bilirkişi raporuna göre, taşınmazın 26-27 yıl önce çalılıktan imar ve ihya edilmek suretiyle tarım arazisi haline getirildiği ve üzerinde 20-25 yaş üstü çeşitli cinste meyva ağaçları ve evler bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığından söz edilemeyeceği gibi, komşu 804 sayılı parselin tapuya tescil edildiği tarihten itibaren zilyedliğin başladığı kabul edilse bile dava tarihine kadar 20 yılın dolduğu anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece bu olgular tartışılmamış, zilyedlik tanıkları keşif mahallinde dinlenmemiş, komşu parsel kayıtları da getirtilmemiştir.
O halde mahkemece, taraflara delillerini bildirmeleri için uygun bir önel verilmeli, bundan sonra mahallinde yapılacak keşifte yerel bilirkişiler, tarafların göstereceği zilyedlik tanıkları, gerekirse 17/05/2010 tarihli idarî tahkikat tutanağında imzası bulunanlar dinlenmeli, taşınmazın kim tarafından ve ne zaman imar ve ihya edildiği, kimden kime kaldığı, ne şekilde kullanıldığı somut olaylara dayalı olarak saptanmalı, komşu 802 ve 807 sayılı parsellerle, …. ada da bulunan komşu parsellere ait tapu veya vergi kayıtları, tescile esas alınan diğer belgeler getirtilip çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği araştırılmalı, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilininin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.