Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2558 E. 2014/4937 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2558
KARAR NO : 2014/4937
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/01/2014
NUMARASI : 2010/1040-2014/18

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 29.12.2010 havale tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyünde bulunan yaklaşık 20000 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı Hazine cevap dilekçesiyle taşınmazın TMK’nun 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, taşınmazın kısmen orman olduğu, orman sayılmayan bölümde ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine ve (A) harfi ile işaretli 7934,56 m² yüzölçümündeki taşınmazın ham toprak; (B) harfi ile işaretli 10362,26 m2 taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu daha sonra 12.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.Genel arazi kadastrosu işlemi 01.04.1967 tarihinde kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Taşınmaz kadastro sırasında çalılık olarak tesbit harici bırakılmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile işaretli bölümünün eski tarihli resmî belgelerde çalılık niteliğinde, % 13-16 eğimde ve 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesi anlamında orman sayılan yerlerden olduğu, (A) bölümünün ise orman sayılmayan yerlerden ise de zilyedlik koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; taşınmazın (B) harfi ile işaretli bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu yöntemince belirlenmiş ise de; uzman ziraat bilirkişi tarafından (A) bölümünün, üzerinde damlama sulama sistemi kurulu, 25-30 yıllık tarım arazisi olduğu açıklanmış, mahkemece taşınmazın Manavgat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/165 sayılı dosyasında mahkumiyet kararına konu olduğundan söz edilmişse de; 08/10/2013 tarihinde kararın bozulduğu ve ayrıca taşınmazın fen bilirkişi raporuna göre, 3367 sayılı kanun kapsamında, Köy Yerleşim Yeri Tesbit Komisyonunun 15.04.2003 gün ve 6 sayılı kararı gereği 108, 109, 110, 111 ve 112 adalarda bulunan köy yerleşim alanı parselasyon sahasında kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının getirtilmemiş, tescil tarihleri ve tescil tarihine kadar davacı yararına zilyedlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamıştır. Çekişmeli taşınmazla aynı konumda bulunan ve doğuda 130, 131 ve 132 adalarda kalan aynı soyadlı kişilerce açılan tescil davalarına konu olan taşınmazlar hakkında 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen bir başka kararın da Dairenin 26/11/2012 gün ve 2012/5347 -13299 sayılı kararıyla zilyedlik ve orman araştırması yönünden bozulduğu anlaşılmaktadır.
O halde, (A) harfi ile işaretli taşınmaz bölümü yönünden uzman ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz üzerindeki imar ve ihya işlemlerinin başladığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı sorulup saptanmalı, komşu 260 ada 1 ve 2 parselin tesbitine esas alınan tapu ve vergi kaydı varsa, keşifte gereği gibi uygulanmalı, sözü edilen belgelerin dava konusu taşınmazları nasıl sınır gösterdiği saptanmalı, 3367 sayılı Kanun hükümleri uyarınca köy yerleşim alanı olarak kabul edilip, köy tüzel kişiliği adına tapuya tescil edilen bölümde kalan taşınmazların tapu kayıtları getirtilmeli, tescil tarihine kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığı araştırılmalı, tescil tarihinden itibaren bu taşınmazlar kamu emlakine dönüşmüş olacağından ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil mümkün olamayacağından, koşulları varsa mülkiyetin tesbitine karar verilmeli, bundan sonra elde edilecek delillerin tümü değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.