Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2502 E. 2014/5449 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2502
KARAR NO : 2014/5449
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2012
NUMARASI : 2006/329-2012/93

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine vekili, 30.03.2006 tarihli dava dilekçesinde özetle; … İlçesi, …. Beldesi 1036 sayılı parselin ifrazından oluşan ve 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkartılan yerlerden olan 1945 parsel sayılı taşınmaz ile bunun sınırındaki fundalık ve çalılık olarak tesbit harici bırakılan taşınmazın davalı tarafından işgal edildiğini, Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/289 Değişik İş sayılı dosyasında yaptırılan tesbit neticesi hazırlanan 17.02.2005 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen taşınmazda davalının muhtelif muhtesat yapmak suretiyle Hazineye ait yeri haksız olarak kullanmakta olduğunu belirterek, davalının müdahalesinin men’ine, masrafın davalıdan alınarak üzerindeki muhtesatların kal’ine ve taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Orman Yönetimi vekili, taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı iddia ederek, orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescil ve müdahalenin men’i istemiyle davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece; Hazinenin açmış olduğu tescil davası bakımından; taşınmaz yargılama sırasında Hazine adına 2779 ada 1 sayılı parsel olarak tescil edildiğinden konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı Hazinenin müdahalenin önlenmesi davasının; davalıya ait olduğu tapu kaydına şerh edilen ve 11/12/2011 tarihli ek bilirkişi raporunda en az değeri 7,553.-TL hesap edilen, kullanım kadastrosu sırasında da 2779 ada 1 parsel numarasını alan taşınmaz üzerinde bulunan evin en az değerinin davalıya ödenmesi kaydı ile kabulüne,
Davacı Hazinenin kâl isteminin zeytin ağaçları dışındaki inşaai ve ziraai muhtesatlar yönünden kabulüne, zeytin ağaçlarına ilişkin kal isteminin reddine,
Müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulüne, 19/02/2011 tarihli bilirkişi raporunda (C) harfi ile işaretli 192,88 m2 kısmın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, davalının bu yere müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Yörede 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu, 17.03.1987 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması, yargılama sırasında yapılıp 05.06.2010 – 05.07.2010 tarihleri arasında ilân edilen 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek 4. maddeye göre kullanım kadastrosu vardır.
Dairenin 21.01.2014 tarihli geri çevirme kararı ile dosyaya getirtilen belgelere göre; çekişmeli taşınmaza, davanın devamı sırasında yapılan kullanım kadastrosu sırasında 2779 ada 1 parsel numarası verilerek 681 m2 yüzölçümüyle 2/B niteliğiyle ve arsa cinsiyle Hazine adına tesbit edildiği, M.. Ç.. lehine kullanım şerhi verilerek tutanağın kesinleştirildiği anlaşılmaktaysa da; eldeki bu dava nedeniyle çekişmeli taşınmazın kullanım durumunun nizalı olduğu, yapılan kullanım kadastrosu çalışmasının kesinleşmeyeceği, davanın, kâl ve elatmanın önlenmesi yanında, kullanım kadastrosuna itiraza dönüştüğü ve eldeki davaya rağmen, tutanağın kesinleştirilmiş olmasının mahkemeyi bağlamayacağı açıktır. Askı ilân süresi içinde, kullanım kadastrosuna itiraz davalarına bakma görevi kadastro mahkemesinindir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese de mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bu durumda mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kâl davası elde tutularak, kullanım kadastrosuna itiraz davası yönünden tefrik ve görevsizlik kararı verilerek dosya görevli kadastro mahkemesine gönderilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözönüne alınmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 13/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.