Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2371 E. 2014/5151 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2371
KARAR NO : 2014/5151
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 156 ada 193 parsel sayılı 125701,54 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacılar, zilyetliklerinde bulunan taşınmazlarının dava konusu taşınmaz içinde kaldığını iddia ederek dava açmışlardır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu 156 ada 193 nolu parselin 18.09.2010 günlü fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3585,47 m²’lik bölümünün ayrı parsel numarası verilerek tarla niteliğiyle davacılar adına payları oranında tapuya tesciline, geri kalan 180 paya yönelik diğer mirasçılar tarafından usûlüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen 122116.07 m²’lik bölümün tesbit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine tarafından (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01/03/2012 tarih ve 2012/2011- 2979 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir jeolog bilirkişi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarih ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarih ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler yardımıyla yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek
suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor ile jeolog bilirkişiden taşınmazın dere yatağı olup olmadığı, özel mülkiyete tabi yerlerden bulunup bulunmadığını açıklayan rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; davacılar taşınmazın babaları … mirasçıları adına tapuya tescilini istedikleri halde mahkemece 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi de gözetilerek re’sen tüm mirasçıların davaya dahili ile doğru sicil oluşturulması gerekirken yazılı olduğu şekilde 180 payın Hazine adına tescil edilmesinin doğru olmadığına” değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 156 ada 193 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile tutanakta yazılı diğer hususlar aynı kalmak üzere, krokide (A) harfi ile kırmızı renkli gösterilen 3585,47 m2 yüzölçümündeki alanın, … Köyü 156 ada 193 parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile aynı ada son parsel numarasından sonra gelmek üzere yeni bir parsel numarası verilerek “tarla” vasfıyla dosya içinde yer alan … Kadastro Mahkemesinin 09/06/2013 tarih ve 2012/5 E. sayılı …’in veraset ilâmı doğrultusunda kök muris … mirasçıları adına veraset ilâmındaki paylar oranında tapuya kayıt ve tesciline, krokide (A) harfi ile gösterilen alanın 156 ada 193 parsel sayılı taşınmazdan, ifrazından sonra kalan ve rapor ekinde (B) harfi ile gösterilen 122116,07 m2 yüzölçümündeki taşınmazın aynı ada ve parsel numarası ile tesbit gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Bölgede, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 06/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.