Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/221 E. 2014/2463 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/221
KARAR NO : 2014/2463
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

MAHKEMESİ : Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2010
NUMARASI : 2008/444-2010/128

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı S.. G.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine, Sinop Merkez İlçesi, … Köyü 245 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı H.. Y.. adına kayıtlı olduğunu, yörede yapılan 2/B madde uygulaması ile taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, taşınmazın kısmen 2/B alanında olduğunu iddia ederek taşınmazın tapu kaydının iptali ile 2/B niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 23/11/2009 tarihli bilirkişi rapor ve eki krokisinde (A1) ile gösterilen alanın tapu kaydının iptali ile 2/B niteliğiyle, (A2) ile gösterilen alanın ise orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm dahili davalı S.. G.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 31/01/1964 – 29/02/1964 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu ve 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre 2002 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmaları vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (A1) ile gösterilen bölümünün 6831 sayılı Kanunun 2/B madde kapsamında kalan yerlerden olduğu gerekçesiyle 2/B niteliğiyle ve (A2) ile gösterilen bölümünün ise orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ve davacı Hazinenin davasının kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; karar tarihinden sonra, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
6292 sayılı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir.
Bu durum karşısında, uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6292 sayılı Kanununun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda anılan kanun incelendiğinde, 6292 sayılı Kanunun “(2/A) veya (2/B) belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine (2/A) veya (2/B) belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki (2/A) veya (2/B) belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” hükmüne yer verildiği görülmektedir.
6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde yer alan bu düzenlemenin re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Zira, sözüedilen maddede, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan ve 6831 sayılı Kanunun 2/A veya 2/B madde kapsamında kalan taşınmazlar yönünden, “…bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” şeklinde âmir hüküm getirilmiştir. Yani sözkonusu düzenleme ile tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlara yönelik 2/A veya 2/B madde iddiasıyla dava açılıp açılmaması veya bu iddiayla açılmış davalardan vazgeçilip vazgeçilmeyeceği konusunda Hazineye herhangi bir takdir hakkı tanınmamış, bu tür bir davanın açılamayacağı veya açılmış ise vazgeçileceği yönünde emredici hüküm ihdas edilmiştir.
6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde düzenlenen bu vazgeçme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. ve devamı maddelerinde düzenlenen; “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan “davadan feragat” niteliğindeki vazgeçmeyle karıştırılmamalıdır. Burada kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme sözkonusudur.
Ayrıca, 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sonuçlandırılacak davada yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
O halde, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanunun yukarıda anılan ve somut davada uygulanması gereken emredici hükmü gereğince “davacı Hazinenin 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılmasına” ve teknik bilirkişi raporlarında (A2 ve B) ile gösterilen bölümlerin 2/B madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olmadığı ve Hazine’nin ise çekişmeli taşınmazın 2/B madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkarılan kısmına yönelik olarak dava açtığı anlaşıldığına göre, (A2) ile gösterilen bölüme yönelik davanın da reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmiş olması doru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dahili davalı S.. G..’nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre (A1) ile gösterilen bölüme yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 25.02.2014 günü oy birliği ile karar verildi.