Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2182 E. 2014/3785 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2182
KARAR NO : 2014/3785
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

MAHKEMESİ : Adana Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 30/09/2011
NUMARASI : 2010/34-2011/92

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı K.. G.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen) Ek 4. maddesi uyarınca 2010 yılında yapılan çalışmalar sırasında .. Köyü 1594 sayılı parsel (eski 1034 p.) sayılı 3263.61 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Beyanlar hanesinde “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılmış, ”taşınmaz Ömer oğlu S.. G.. kullanımındadır” şeklinde şerh bulunmaktadır.
Davacı K.. G.., 21.10.2010 tarihli dilekçesinde, çekişmeli 1594 parsel (eski 1034 p.) sayılı taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğunu, uzunyıllar Hazineye ecrimisil ödediğini ileri sürerek, beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin kendi lehine düzeltilmesi ve adına şerh verilmesi istemi ile dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın daha evvelce 1983 yılında yapılan kadastroda tarla olarak tesbiti K.. G.. adına yapılmış iken, yönetimin itirazı üzerine orman olarak Hazine adına tescil edilmiş olduğunu, yapılan kullanım kadastrosuna ilişkin idarî işlemin mahkemenin kararı önüne geçemiyeceği ecrimisil kayıtlarının bu olguyu değiştirmeyeceği, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesine göre bu tür bir yerde kullanımın şerh verilemeyeceği gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine, Dairenin 26/04/2012 gün ve 2012/491 – 2012/6488 sayılı iade ilâmında; [”3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen) Ek 4. maddesi gereğince … Köyünde 2010 yılında kullanım kadastrosu çalışmaları sırasında kesinleşmiş 2/B alanında kaldığı gerekçesiyle 1594 parsel numarası ile beyanlar hanesinde “S.. G..’in kullanımında olduğu” belirtilerek Hazine adına tesbit edilen taşınmazın öncesinin 1034 numaralı kadastro parseli olduğu, bu parselin 1983 yılında yapılan kadastro tesbitine Orman Yönetimi ve Hazinenin itirazı üzerine, kadastro müdürlüğünün 07/05/1993 tarih ve 1992/315 sayılı kararı ile itirazların kabulüne, kadastro tesbitinin iptaline, taşınmazın tamamının Hazine adına tapu kütüğüne tesciline, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “Yusuf oğlu K.. G..’nin 30 yılı aşkın bir zamandan beri kullanımındadır” ibaresinin yazılmasına karar verilmiş; Orman Yönetimi, kadastro komisyonunca kendi itirazlarının değerlendirilmediğini, 1990 yılında yapılan 2/B uygulamasını esas alarak itirazlar hakkında yanlış karar verildiğini ve taşınmazın tamamının orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, Hazine ve K.. G.. aleyhine kadastro tesbitine itiraz davası açmış; Adana Kadastro Mahkemesinin 02/12/1994 gün ve 1994/907 – 1994/483 sayılı kararı ile taşınmazın tespit tarihine göre orman sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından Orman Yönetiminin davasının kabulüne ve 1034 sayılı parselin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın davalılardan K.. G..’in temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/02/1996 gün ve 1995/11751 – 1996/1808 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği ve taşınmazın da orman niteliği ile Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Dava, 5831 sayılı Kanunun 8. madesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 16/12/1983 tarihinde yapılmış ve sonuçları 14/4/1984 – 15/5/1984 tarihleri arasında ilân edilmiştir. Daha sonra 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen 4. maddesine göre 2010 yılında 2/B alanlarında kullanım kadastrosu yapılmış ve sonuçları 31/5/2010 – 30/6/2010 tarihleri arasında ilân edilmiş eldeki dava ise 21.06.2010 tarihinde süresinde açılmıştır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava ve tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1949 yılında ve 1950 yılında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 8.6.1992 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Gelen tutanak ve belgelerin incelenmesinde; çekişmeli … Köyü 1034 parsel sayılı taşınmazın yörede 1973 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda senetsiz ve belgesizden Yusuf oğlu K.. G.. adına kadastro tesbitinin yapılmış Hazine ve Orman Yönetiminin itirazı üzerine kadastro komisyonunca, taşınmazın 2/B ile orman sınırları dışına Hazine adına çıkartıldığı gerekçesiyle tesbitin iptaline ve parselin tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tesciline ve K.. G..’nin kullanımında olduğunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş ve Orman Yönetimi tarafından bu kez Adana Kadastro Mahkemesinin 02/12/1994 gün ve 1994/907 – 1994/483 sayılı dosyasında açılan kadastro tesbitine itiraz davası sonunda mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın tesbitinin iptaline, orman olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiş ve ilâm infaz edilerek 1034 parsel sayılı taşınmaz 13.6.1996 tarihinde orman vasfı ile Hazine adına hükmen tescil edilmiştir. Çekişmeli 1034 parsel sayılı taşınmaza kuzeydoğu yönde komşu olan dava dışı 1035 ve 1036 sayılı parseller dahi aynı hukukî aşamalardan geçerek hükmen orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmişlerdir.
Ne var ki; tüm bu olgulara rağmen 3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen) Ek 4. maddesi uyarınca 2010 yılında yapılan ve 31/5/2010 – 30/6/2010 tarihleri arasında sonuçları ilân edilen kullanım kadastrosu bulunmaktadır. .. Köyünde yapılan kullanım kadastrosunda çekişmeli 1594 sayılı parsel (eski 1034 p.) sayılı 3263.61 m2 yüzölçümlü olarak tarla niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiş, beyanlar hanesinde “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılmıştır.“ ”taşınmaz ömer oğlu S.. G.. kullanımındadır” şerhi verilerek kadastro tespit tutanağı düzenlenmiş ve köyün diğer kadastro parselleri ile birlikte 2010 yılında askıya çıkartılmıştır.
Davada Orman Yönetimi taraf olmadığı gibi, Orman Yönetiminin kullanım kadastrosuna yönelik itirazını içeren bir davası ve karşı davası da bulunmamaktadır.
Somut olaydaki hukukî tartışma, hükmen orman olan bir yerde 2/B çalışması yapılıp yapılamıyacağı konusu olmayıp, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen 4. maddesine göre 2/B alanlarında yapılan kullanım kadastrosunda fiili zilyedin kim olduğunun tesbiti konusunda odaklanmaktadır.
Mahkemece, davanın niteliği hakkında ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyleki; 27.01.2009 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen 4. maddede ise “Ek madde 4 – 6831 sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2’nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2’nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11’inci maddesinde belirtilen askı ilânı hariç diğer ilânlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir. Bu maddeye göre, yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Kadastro tesbit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi tapu müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tesbit komisyonunca değerlendirilebilir.
Çekişmeli …. Köyü 1594 parsel (eski 1034 p.) sayılı taşınmaz dava dışı komşu 1592 (eski 1036 p.) ve 1593 parsel (eski 1035 p.) sayılı taşınmazlarla birlikte 3302 sayılı Kanuna göre 1992 yılında yapılan 2/B madde uygulamasında P. LXXI alanı olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmış ve işlem ilân edilerek kesinleşmiştir. Daha sonrada 2010 yılında 5831 sayılı Kanuna göre kullanım kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece, bu yasal düzenlemeye uygun olarak taşınmaz başında yerel bilirkişi, kadastro tesbit bilirkişileri, tanıklar ile tarım ve orman bilirkişisi eşliğinde keşif yapılmış ve taşınmazın uzun süredir tarımda kullanıldığı ve bu kullanımın davacı ile miras bırakanları tarafından gerçekleştirildiği ve kullanımın da 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen ek 4. maddesi hükmüne uygun olduğu, açılan davanın yapılan kullanım kadastrosunda davalı gerçek kişi yararına konulan kullanım şerhinin değiştirilmesine yönelik olduğu, Adana Kadastro Mahkemesinin 1994/907-483 sayılı kararında taşınmazın 1981 yılından önce orman niteliğini yitirip yitirmediği konusunda bir inceleme yapılmadığı, Orman Yönetiminin 2/B uygulamasına itiraz etmediği gibi kullanım kadastrosuna da herhangi bir itirazının olmadığı, davada Orman Yönetimi taraf olmadığından kesin hükümden de sözedilemeyeceği davalı gerçek kişinin de davaya itiraz etmediği, bu durumun taşınmazın niteliğine ve kullanım şerhine itiraz etmeyen davalı Hazinenin aleyhine bir durum yaratmadığı ve çekişmeli taşınmazın kesinleşen P. LXXI nolu 2/B alanında kaldığının anlaşıldığına göre, bu yönler gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.