Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/2013 E. 2014/3894 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2013
KARAR NO : 2014/3894
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Karabük Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 28/10/2013
NUMARASI : 2013/103-2013/129

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında A…. Köyü ..ada 67, 127 ada 1, 110 ada 47, 115 ada 5, 109 ada 9, 112 ada 174, 112 ada 95, 112 ada 111,112 ada 101, 112 ada 71, 115 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan sözedilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesinde davacılar miras bırakanı tarafından açılmış olan 1985/37 sayılı tescil davası, yargılama sırasında 2009 yılında kadastro tespiti başlaması ve çekişmeli taşınmazlara tutanak düzenlenmesi nedeniyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5 ve 27. maddeleri gereğince tutanak ve ekleri Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece, 115 ada 5 sayılı parsele ilişkin dava tefrik edildikten sonra, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile K… İli, S..İlçesi, (A…) .. Köyü, 127 ada 1, …ada 111, ..ada 95, ..ada 71, … ada 67, …. ada 47 parsel sayılı taşınmazların davacı Ahmet E… mirasçıları olan davacılar adına;
109 ada 9 ve 112 ada 101 sayılı parsellerin çalılık; …ada 174 parsel sayılı taşınmaz hali arazi niteliğiyle hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından reddedilen taşınmazlara, davalı Hazine tarafından kabul edilen taşınmazlara yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Arazi kadastrosu 18/12/2009 – 18/01/2010 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Mahkemece, keşif sırasında tutanağa geçirilen mahkeme gözlemine ve ziraat bilirkişi raporuna göre karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme  hüküm  kurmaya  yeterli  değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazları bir arada ve komşu parseller de görülecek şekilde bir uygulama olmadığı gibi, komşu parsel tutanaklarının da dosyaya getirilmediği, buna göre çekişmeli taşınmazların sınırında orman niteliğinde taşınmaz bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, ayrıca, yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı hususunun da araştırılmadığı, ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ….. ada 71 ve 174 sayılı parsellerde mera bitkileri bulunduğu açıklandığı halde, bu yönden de bir inceleme yapılmadığı görülmüştür.
O  halde,  mahkemece; öncelikle, yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılarak, yapılmışsa Orman Yönetimi davaya dahil edilmeli; orman kadastro çalışmalarına ait orijinal renkli orman kadastro haritası ve işe başlama, işi bitirme, çalışma ve askı ilân tutanakları getirtilmeli, orman kadastrosu kesinleşmişse, taşınmazların tümünü birarada geniş çevresiyle gösteren pafta fotokopi örneği ve komşu ….ada 34 ve 46,… ada 74, 75, 76 ve 98 sayılı parsellerle, çekişmeli …ada 9 ve …ada 1 sayılı parsellerin tüm komşularına ait kadastro tespit tutanakları, dayanağı kayıt ve belgeler getirtilmeli, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita – kadastro mühendisi ve bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, kesinleşen orman kadastro haritaları ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazların orman tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, orman kadastrosu hiç yapılmamış ya da henüz kesinleşmemişse, dava tarihinden 15 – 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, dava konusu taşınmazların orman kadastro sınırları dışında kalması veya resmî belgelerde orman sayılmayan yerlerden olması, orman içi açıklık veya eylemli orman olmamaları halinde, bu kez mera araştırması yapılmalıdır.
Bir yerin kamu malı niteliğinde mera (yayla) olarak kabul edilebilmesi, yetkili ve idarî merciler tarafından mera (yayla) olarak tahsis edilmesi ya da öncesi bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera (yayla) olarak kullanılagelmesine bağlıdır.
O halde; taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera (yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, yöreyi iyi bilen yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ile fen memuru ve ziraat bilirkişiler, tesbit bilirkişileri hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte, mera (yayla) tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı ve fen memuru eliyle her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera (yayla) tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, yetkili idarî merciler tarafından mera (yayla) tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesi bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera (yayla) olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli, uzman ziraat bilirkişiden taşınmazların fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin baskın olduğu konularında ayrıntılı rapor alınmalı, meraların 3402 sayılı Kanunun 18/2. maddesi gereğince zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı, aynı Kanunun 16/B maddesi gereğince özel siciline yazılması gerektiği düşünülmeli, orman ve mera olmadıkları anlaşılan taşınmazlar yönünden, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılmalı, ziraat mühendisinden, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, üzerindeki bitki ve toprak yapısı, eğim durumu yönünde rapor alınmalı; zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüklerinden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, davanın devamı sırasında taşınmazlara kadastro tutanağı düzenlendiği, malik hanelerinin boş olduğu ve maliklerinin 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince mahkemece re’sen doldurulması gerektiği gözönünde bulundurularak, toplanacak tüm deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek haline iadesine 01.04.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.