YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1977
KARAR NO : 2014/4027
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
MAHKEMESİ : … Kadastro Mahkemesi
NUMARASI : 2012/63-2013/163
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine ve katılan Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 24.09.2007 günlü asliye hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesiyle; Ü…. Köyünde doğalgaz boru hattı nedeniyle dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği 956 m² yerin davalı İdare tarafından kamulaştırılması amacıyla zilyedinin tespiti ve Kamulaştırma Kanununun 19. maddesine göre tescili istemiyle … … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/123 sayılı dosyasında dava açtığını ve dava sonunda kendisinin zilyet olduğu belirlenerek kamulaştırma bedeli olarak 12.937,93.- YTL tespit edilip bankaya yatırıldığını ancak, davalı Hazinenin taşınmazın kamu malı olduğunu ileri sürerek, zilyetliğine itiraz ettiğini, bu nedenle hak sahipliğinin tespiti ile belirlenen kamulaştırma bedelinin kendisine ödenmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının 05.03.2008 tarihli raporda gösterilen 956 m²’lik taşınmazda zilyet olduğunun tespitine, kamulaştırma bedeli ile ilgili talep hakkında ayırma kararı verilmesine, B….. hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Dairece bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/11/2008 gün ve 2008/12039 E. – 16636 K. sayılı bozma kararında özetle; [Mahkemece yörede yapılan orman kadastrosuna ait tutanaklar getirtilmeden sadece harita üzerinde (arazi kadastro ve orman kadastro haritaları ile irtibat sağlanmadan) yapılan araştırma sonucu karar verilmiş olmasının isabetsizliği bir yana kadastro müdürlüğünün 28.12.2007 tarihli yazıya göre yörede arazi kadastrosu çalışmaları devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle; dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenip düzenlenmediği sorularak düzenlenmiş ise kadastro tespit tutanağı dosya içine getirtilmeli ve kadastro tespit tarihinden önce mülkiyetle ilgili davanın varlığının kadastro tespitinin kesinleşmesini önleyeceği, davanın kadastro tespitine itiraza dönüşeceği ve genel mahkemelerin görevinin sona ereceği (3402 sayılı Kanun. md.5-10,25, 26,27) gözetilerek mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve dava dosyasının kadastro mahkemesine aktarılmasına karar verilmelidir.]” denilmiştir.
Bu sırada bölgede 2009 yılında yapılan kadastro sırasında dava konusu taşınmazlar hakkında Ü….Köyü … ada …, … ve … parsel numarası verilerek ve asliye hukuk mahkemesinde dava konusu olduğundan sözedilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle kadastro tutanakları düzenlenmiş, asliye hukuk mahkemesinde davacı H.. A.. tarafından Hazine ve B.. M.. aleyhine açılmış olan mülkiyet hakkının tesbiti davası kadastro mahkemesine devredilmiştir. Orman Yönetimi, orman iddiasıyla müdahil olmuştur.
Mahkemece, davacı H.. A..’nın davasının reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairece ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/06/2012 gün ve 2012/2914 E. – 8896 K. sayılı bozma kararında özetle; “Davacı H.. A..’nın asliye hukuk mahkemesinde açtığı mülkiyet hakkının tespiti davası nedeniyle dava konusu … ada …, … ve … parsel sayılı taşınmazların zilyetleri belirlenmiş, ancak 3402 sayılı Kanunnın 30/2. maddesi gereğince malik haneleri açık bırakılarak kadastro tutanakları düzenlenmiştir. Dava konusu taşınmazlardan 17 sayılı parselin davacı H.. A.., 15 sayılı parselin Ş.. A.. ve 16 sayılı parselin M.. A..’nın zilyetliğinde olduğu belirlenmiştir.
Tesbit tutanağı düzenlendikten sonra açılacak davalarda husumetin, tesbit malikine ya da kadastro komisyonunca malik sonradan değiştirilmişse onlara yöneltilerek açılması gerektiği usûl hukukunun temel ilkesidir. Yargılamanın devamı sırasında yapılan keşifte, davaya konu taşınmazda hak sahibi olanların belirlenmesi ya da malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tesbit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirilip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulduktan sonra taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerekir. Bu nedenle; mahkemece, dava konusu 106 ada 15 ve 16 sayılı parsellerin zilyetleri olan Şaban ve M.. A.. davaya dahil edilip husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece resen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir. Belirtilen nedenlerle, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilmesinin isabetsiz olduğu”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu Ü… Köyü ….ada … nolu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, tapunun haklar ve mükellefiyetler kısmına “a.H=827,20 m²’lik kısmında B.. M.. lehine daimi irtifak hakkı vardır.” şerhinin eklenmesine, ayrıca beyanlar hanesine kadastro tespitindeki 3303 sayılı Kanunla ilgili şerhin eklenmesine, … ada … nolu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, tapunun haklar ve mükellefiyetler kısmına “a.H=461,02 m²’lik kısmında B.. M.. lehine daimi irtifak hakkı vardır.” şerhinin eklenmesine, ayrıca beyanlar hanesine kadastro tespitindeki 3303 sayılı Kanunla ilgili şerhin eklenmesine, … ada … nolu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, tapunun haklar ve mükellefiyetler kısmına “a.H=5,61 m²’lik kısmında B.. M.. lehine daimi irtifak hakkı vardır.” şerhinin eklenmesine, ayrıca beyanlar hanesine kadastro tesbitindeki 3303 sayılı Kanunla ilgili şerhin eklenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve katılan Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmazlar orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Mahkemece; her ne kadar dava konusu … ada … … ve … nolu taşınmazların orman bilirkişi raporuna göre orman içi açıklık niteliğinde oldukları beyan edilmişse de, güneylerinde bulunan … ada … ve … nolu parsellerin kişiler adına kesinleştikleri, bu nedenle orman içi açıklık olmadıkları gerekçesiyle çekişmeli yerlerin gerçek kişiler adına tespitlerine karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazların güneyinde bulunan … ada … ve … nolu sırasıyla 674,08 m² ve 1945,81 m² yüzölçümündeki taşınmazların arazi kadastrosu sırasında belgesizden fındıklık niteliğiyle gerçek kişiler adına tespit edildikleri, itiraz edilmeden kadastro tutanaklarının kesinleştikleri anlaşıldığı halde, mahkemece … ada … ve … sayılı parseller hakkında açılmış tapu iptali ve tescil davaları olup olmadığı sorulmadan ve bununla birlikte 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi koşulları değerlendirilmeden hüküm kurulmuştur. O halde; mahkemece değinilen yönler gözetilerek öncelikle … ada … ve … sayılı parseller hakkında açılan tapu iptali ve tescil davaları bulunup bulunmadığı sorulmalı, açılmış ise ilgili dava dosyaları getirtilerek incelenmeli, çekişmeli taşınmazlarla birlikte dört tarafları … ada … nolu orman parseliyle çevrili orman içi açıklık niteliğinde olup olmadıkları tartışılmalı, bundan sonra elde edilecek delillere göre hüküm kurulmalıdır. Eksik araştırma ve inceleme sonucu kabul kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve katılan Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/04/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.