YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/197
KARAR NO : 2014/2393
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2013/61 D.iş -2013/64
Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Red talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından 28.10.2013 havale tarihli dilekçe ile “…24.10.2013 tarihli celsede, Hâkim’in davanın esasına ilişkin vereceği kararı açıkladığı, daha sonra sildirerek başka bir ara karar kurduğundan ihsası reyde bulunduğu…” gerekçesiyle reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Reddedilen Hâkim H.. Ç.. (26105)’in, “…davalı vekilinin reddi hâkim dilekçesinde belirttiği hususların doğru olduğu ve kendisi tarafından kabul edildiği, davanın esası hakkındaki görüşün açıklandığından talebin kabulü gerektiği…” yönündeki görüşü üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine ve ret talebinde bulunan davalının kötüniyetli olduklarının sabit olmadığından, H.M.K.’nun 42/4. maddesi gereğince disiplin para cezası ile cezalandırılmalarına yer olmadığına ilişkin verilen karar, davalı vekili Av. M.. T.. tarafından temyiz edilmiştir.
H.M.K.’nun 36/1-b maddesi uyarınca hâkimin, davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması ret nedeni olarak düzenlenmiştir. Bu kanunî düzenleme ile getirilen ret nedeni, davanın esası hakkında iki taraftan birine veya üçüncü bir kişiye açıklanan görüşün, kanunen gerekmediği halde açıklanmış olmasıdır. Kanunen açıklanması zorunlu olan görüşler, örneğin davanın esası hakkında verilen kararın temyiz incelemesi sonucu Yargıtayca bozulması halinde, bozma üzerine yapılan inceleme sırasında yapılan reddi hâkim başvurusunda önceki verilen karar ihsası rey olarak değerlendirilemeyecektir. Somut olayda ise, davalı vekili 24.10.2013 tarihli celsede, hâkiminin davanın esası hakkındaki görüşünü açıkladığı, daha sonra açıkladığı görüşe ilişkin tutanağı sildirerek dosyayı incelemeye aldığını iddia etmiş ve bu durum HMK.’nun 38/5 maddesi uyarınca ret sebebi hakkındaki görüş ile reddedilen hâkim tarafından da doğrulanmıştır. Hâkimlerin duruşmaya hazırlıklı olarak çıkması, dosya arasında taraflarca ileri sürülen tüm deliller toplandıktan sonra, usûl ve kanunlara uygun olarak vicdanı ile uyuşmazlığın esası hakkında bir karar vermesi gerekmekte olup, Kanunen gerekmediği halde, davanın esasına ilişkin görüşünün hâkim tarafından açıklandığı anlaşıldığına göre, davalı vekilinin reddi hâkim talebinin kabul edilmesi gerekirken, dosya kapsamına aykırı olarak yazılı olduğu şekilde talebin reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup merci kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.