YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1944
KARAR NO : 2014/6073
KARAR TARİHİ : 03.06.2014
MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2011/402-2013/614
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 08.10.2013 günlü hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı V.. Ç.. vekili Av. G. U. T. tarafından istenilmekle, tayin olunan 03.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı vekili Av. N.. T.. geldi, diğer taraftan H.. H.. vekili Av. F. T. ile Orman Yönetimi vekili Av. Ö. S. B. geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı V.. Ç.., davaya konu Mezitli Karaboynuz mevkindeki sınırları, Batısı: … parsel (ifrazen3988), Güneyi: 276 parsel, Doğusu: … parsel (ifrazen 3981) ve Kuzeyi: DSİ kanalı olan yaklaşık dört dönüm miktarındaki tespit dışı taşınmazın, tapu siciline kayıtlı bulunmadığını, imar – ihya ve eklemeli zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının yararına gerçekleştiğini ileri sürerek, V. Ç. adına tescilini istemiştir.
Yargılama sırasında C.. K.. 17.02.2009 havale tarihli dilekçe ile, çekişmeli taşınmazın 2500 m² yüzölçümündeki bölümünün maliki olduğundan M.K. 713/6. maddesi uyarınca adına tescili talebiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı V.. Ç..’ın davasının reddine, katılan davacı C.. K..’in davasının kabulüne, fen bilirkişi Hasan Uğuz’un 17/03/2010 tarihli rapor ve krokisinde sarı taralı (A) harfi ile gösterilen 2.117.67 m² yüzölçümündeki tespit harici bırakılan taşınmazın C.. K.. adına tesciline ilişkin verilen karar, hüküm davacı V.. Ç.. vekili, davalı Mezitli Belediyesi vekili, davalı Orman Yönetimi vekili, davalı D.S.İ ve H.. H.. vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.04.2011 gün ve 2011/3640 – 4699 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “…davalı taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer ile taşınmazın niteliğinin, ne şekilde görüldüğü, imar – ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, kadastro paftası ve eski tarihli belgelerin ölçekleri eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar, ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu resmi belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, ayrıca, taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra H.. H.. yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, davacı ve katılan davacı tanıkları keşifte hazır bulundurularak dinlenmeli, tanık beyanları arasında çelişki var ise bu çelişkiler giderilmeli, usûlünce 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması yapılmalı, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli…” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ve katılanın davasının REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı V.. Ç.. vekili tarafından duruşma istemli ve katılan C.. K.. vekili tarafından duruşma istemsiz temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 13/05/1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu yapılarak 1966 yılında kesinleşmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın öncesinin eğimi düşük çalılık ve makilik alan olduğu, tapulama çalışmalarında da taşlık ve çalılık olarak tescil harici bırakıldığı, 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi gereğince muhafaza makiliği niteliğinde olmayan eğimi düşük funda veya makilerle örtülü yerlerden olduğu anlaşıldığından M.K.’nun 713. maddesi gereğince zilyetlikle iktisap edilebileceğinden mahkemece, dava konusu taşınmazın orman kadastrosu kesinleştiği tarihten itibaren dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, taşınmazın zilyetliğinin ne zaman başladığı, kimden kime geçtiği, imar – ihyanın ne zaman başlayıp tamamlandığı hususlarında dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanları arasındaki çelişkiler mahkemece giderilmemiş, komşu taşınmazlara ilişkin belgeler değerlendirilmemiş, 1980’li yıllara ait hava fotoğrafı ve memleket haritası üzerinde inceleme yapılarak zilyetliğin bulunup bulunmadığı belirlenmediğinden, M.K. 713. maddesi ve 3402 sayılı Kanunun 14, 17 ve 18. madde koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı belirlenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun anlaşılması nedeniyle, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine 1980’li yıllarda iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar- ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir rapor alınmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, taşınmazın farklı yerlerinden toprak numunesi alınmak suretiyle eski ve yeni niteliği konusunda ve toprak taşımanın iyileştirme amacıyla mı yoksa imar ihya amacıyla mı yapıldığı hususunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar, ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler yöntemince giderilmeli, Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nin 2004/427 E – 2005/592 K sayılı dosyası arasında yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar sağ ise keşif mahallinde hazır edilmeleri sağlanarak zilyetliğe ilişkin beyanları saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilirken Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nin 2004/427 E – 2005/592 K sayılı dosyası arasındaki olgularda gözönüne alınmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşma istemli yapılması nedeniyle duruşma tarihi itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi göre hesaplanan 1.100.- TL vekâlet ücretinin davalılar H.. H.., Orman Yönetimi ve Mezitli Belediyesi’nden alınarak davacı V.. Ç..’a verilmesine, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 03/06/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.