Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1791 E. 2014/8210 K. 02.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1791
KARAR NO : 2014/8210
KARAR TARİHİ : 02.10.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2012
NUMARASI : 2008/234-2012/465

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1998 yılında yapılan kadastro sırasında S. C. Köyü .parsel sayılı 5737.00 m2 ve . parsel sayılı 11350.00 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, zeytinli tarla niteliğinde Hazine adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir. Kayıtların beyanlar hanesinde “üzerindeki zeytin ağaçları Durmuş evlatları Tahsin ve Ç.. K.., G. Y. M.. Ç.., F. K.D. K. Selahattin kızı Ü. C.’a aittir.” şeklinde şerh bulunmaktadır.
Davacılar, çekişmeli taşınmazların ortak murisleri D. K.’ya ait iken ölümü ile kendilerine kalan tarım alanı olduğunu ileri sürerek, tapuların iptaliyle adlarına tescillerini istemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu ileri sürülerek temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli parsellerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde hükme bağlanan koşulların da davacılar yararına oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Ormanlar da Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanılamazlar. Davacı tarafın sürdürdüğü zilyetliğin hukukça değer taşıması, öncelikle, çekişmeli yerin zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olmasına, dolayısıyla orman olmamasına bağlıdır. Bu nedenle, taşınmazların Devlet Ormanı sayılan yerlerden olup olmadığının da belirlenmesi gereklidir. Kaldı ki; Hazine, temyiz dilekçesinde çekişmeli parsellerin ormandan açma olduğunu ileri sürmektedir.
Dosya içeriğinden ve çekişmeli taşınmazlara ait tesbit tutanağından yörede 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece öncelikle, yörede 1948 yılında yapılıp kesinleştiği bildirilen orman kadastrosu ile varsa daha sonra yapılan çalışmalara ait işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örnekleri getirtilmelidir.
Bir yerde orman kadastrosu yapılmışsa, kural olarak: bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir.
Bu nedenle mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir tarım uzmanı ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliği, imar ve ihya edilip edilmediği ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresi, kullanılıp kullanılmadığı ve tasarruf sınırlarının ne olduğu konusunda takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, en eski tarihli hava fotoğrafı ile memleket haritaları ile kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritaları, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliği, konumu ve kullanım durumu anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.