YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1766
KARAR NO : 2014/4032
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
MAHKEMESİ : Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2009/443-2012/207
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2004 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında S…Köyü …ada 518 parsel sayılı 890 hektar 9900.00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğinde Hazine adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı, çekişmeli parselin tesbiti sırasında yörede 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırlarına uyulmadığı, orman sayılmayan bir kısım yerlerin de orman kabul edilerek bu parsel kapsamına alındığı ve kendisine ait tarım alanı niteliğindeki taşınmazın çekişmeli parsel içinde kaldığını ileri sürerek, bu bölüme ait tapunun iptaliyle adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (1-A) ve (2-A) ile gösterilen toplam 13960.46 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptaliyle tarla niteliğinde davacı adına tapuya tesciline; fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 2003 yılında ilk tahdidin aplikasyonu ve 3302 sayılı Kanununla değişik 2/B madde uygulamaları yapılmış; sonuçları 23/07/2003 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (1-A) ve (2-A) ile tanımlanan bölümlerinin orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacılar yararına kazanma koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokinin incelenmesinde (1-A) ve (2-A) ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin 979- 980 numaralı orman sınır hattının güneyinde kaldığı görülmektedir. Bu yere ait paftaya göre sözü edilen orman sınır hattının güneyinde 71, 72, 73, 74 ve 102 numaralı parseller bulunmaktadır. Bu durum karşısında davacılar adına tescile karar verilen yerlerin davaya konu ….ada 518 numaralı orman parselinde değil, 979- 980 numaralı orman sınır hattının güneyinde kalan kadastro parsellerin kapsamında kaldığı izlenimi doğmaktadır. Değinilen yönünün açıklığa kavuşturulması için Dairece iade kararı verilerek bilirkişilerden ek rapor alınması istenmişse de alınan ek raporla da bu husus açıklığa kavuşturulmamıştır. (1-A) ve (2-A) bölümlerinin orman parseli kapsamında değil, 71, 72, 73, 74 ve 102 numaralı kadastro parsellerin kapsamında kalması halinde mükerrer tapu oluşturulması söz konusudur.
Bundan ayrı, davalı Hazine tarafından aynı taşınmazın kadastro mahkemesinin 2004/24 Esas sayılı dosyasında da davaya konu edildiği, davanın reddine karar verilerek kesinleştiği ve bu nedenle kesin hüküm bulunduğu ileri sürülmüştür. İlgili dosyanın incelenmesinde davacısının temyize konu dosya davacılarından Satılmış oğlu M.. İ.. olduğu,….. ada 518 parselin bir bölümüne ait tesbitin iptalinin istendiği, mahkemece, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği ve bu kararın 20. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği görülmektedir. Kadastro mahkemesine ait dosyada bulunan bilirkişi raporları ile temyize konu dosyadaki bilirkişi raporları karşılaştırıldığında çekişmeli yerin aynı yer olduğu, taşınmazın kadastro mahkemesine sunulan raporda 979- 980 orman sınır hattının kuzeyinde ve tamamen orman sınırları içinde gösterilmişken temyize konu dava dosyasında kısmen bu hattın kuzeyinde orman alanında, kısmen güneyinde sarı alanda gösterildiği anlaşılmaktadır. Temyize konu dava dosyasında raporu bulunan bilirkişiler tarafından bu dosya incelenerek raporda tartışılmamıştır. HMK’nun 303/3. maddesinde “ kesin hüküm halefler hakkında da geçerlidir. “ hükmü bulunmaktadır. Mahkemece bu yön üzerinde de durulup tartışılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak dört kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.