YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1675
KARAR NO : 2014/4984
KARAR TARİHİ : 24.04.2014
MAHKEMESİ : Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/24 – 2013/189
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. Y.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde özetle; S… Köyü, H..O… Mevkiinde kain .. ada 5 ve 26 parsel sayılı taşınmazların, babası İsmail Y….’dan intikal ettiğini, kardeşleri ile yaptıkları miras taksiminde davalı taşınmazların kendisine kaldığını, ancak bu yerlerin kadastro tesbiti sırasında ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında yapılan keşifte dava konusu yapılan yerin …. ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığı belirlenmiş ve davacı, diğer parsellerden feragat etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesine göre hak düşürücü süre içinde ve tapuya dayanılarak dava açılmadığından bahisle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı M.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış orman kadastrosu bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih, 2012/108 E. – 2013/64 K. sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun, 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 26/2/2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 01.03.2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir.
Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesinin temini için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 24.04.2014 günü oy birliği ile karar verildi.