Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1631 E. 2014/4355 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1631
KARAR NO : 2014/4355
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2012
NUMARASI : 2011/421-2012/764

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ile Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 01.07.2011 tarihli dilekçesinde; G… Köyü, A..Mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği taşınmazın imar ve ihya yolu ile zeytinlik haline getirildiğini, müvekkiline ceddinden intikal ettiğini, intikalen ve taksimen nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla 35 yılı aşkın bir zamandan beri zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine, davacının davasının reddini ve taşınmazın Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, bilirkişilerin 10/07/2012 tarihli raporlarına ekli krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen B…İli, O…. İlçesi, G.. Köyünde bulunan toplamda 12.398,42 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tescili niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanun gereğince yapılan orman kadastrosu 13/07/1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 1969 tarihinde kesinleşmiş, dava konusu taşınmaz orman sahasında kaldığı için tesbit dışı bırakılmıştır. Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup; mahkemece, her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamından tescile karar verilen (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerin otoyol için tahsis edilen alanda kaldığı, yine (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde TEDAŞ’a ait pilon yeri bulunduğu anlaşılmakla ilgisi nedeniyle Karayollar Genel Müdürlüğü ve TEDAŞ davaya dahil edilip, bu yöne ilişkin taraf delilleri toplanmamıştır.
Bundan ayrı; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma, hüküm kurmaya yeterli değildir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde otoyol inşaatı için yapılan kamulaştırma işlemlerinden bahsedilmesine ragmen buna ilişkin belge ve haritalar getirtilip zeminde uygulanmamış, taşınmazın kamulaştırma işlemine tâbî tutulup tutulmadığı yöntemince araştırılmamıştır. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın (A) ve (B) harfli bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğu, (A) harfi ile gösterilen taşınmazın kuzey bölümünde yeşil renkli çalılık rumuzlu kısmın eğiminin %10 olduğu toprak muhafaza karakteri taşımadığı belirtilmiş ise de, eğimi eğim ölçer (klizimetre) ve memleket haritasındaki münhaniler yardımıyla teknik olarak ölçülüp kesin olarak belirlenmemiştir. Bu haliyle rapor taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle ilgisi nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğü ve TEDAŞ davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra tüm tarafların iddia ve savunmaları toplanmalı, yörede yapılan Gebze – Orhangazi – İzmir otoyoluna ilişkin kamulaştırma evrakları ve haritası, kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu taşınmazın kesinleşen Devlet Ormanlarının dışında kaldığının saptanması halinde bu kez eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, kamulaştırma tutanak ve haritaları, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler yardımıyla yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın gerçek eğimi, eğim ölçer (klizimetre) ve memleket haritasındaki münhaniler yardımıyla teknik olarak ölçülmeli, eğimi % 12’den fazla olan fundalık ve makilik yerlerin 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi gereği toprak ve orman muhafaza karakteri taşıması nedeniyle orman sayılacağı düşünülmeli, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; taşınmazın zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.