Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1485 E. 2014/4248 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1485
KARAR NO : 2014/4248
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

MAHKEMESİ : Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/34 – 2013/446

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili, davalı A.. T.. ve müdahil Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davalı adına tapuda kayıtlı olan G… K./… ada 28 parsel (eski 243 parsel) sayılı 24406 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı iddiasıyla, tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle dava açmış, daha sonra 02/04/2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, taşınmazın eylemli orman olan kısımları yönünden orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Orman Yönetimi de, taşınmazın öncesi itibarıyla ve halen orman niteliğinde olduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tesciline, tapuda 3. kişiler lehine konulan şerhlerin silinmesine ve elatmanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle müdahil olmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tamamının 1948 yılında kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili, davalı A.. T.. ve müdahil Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman olarak tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1948 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu, 16.05.1989 tarihinde 6 ay süreyle ilân edilip kesinleşen 2/B madde uygulaması, 1962 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1948 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; uzman bilirkişi raporunda taşınmazın (A) bölümünün eğiminin % 20-25 olduğu, üzerinde tam kapalılıkta 30-40 yaşlarında meşe ağaçları bulunduğu, bu hali ile eylemli orman olduğu açıklanmıştır. Hazine ve Orman Yönetiminin davası da bu nedene dayalıdır. Kural olarak, tahdidin kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir ise de; bu sınırlandırmada 4785 sayılı Kanun hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaşılır. Zira, 3116 sayılı Kanun sadece devlet ormanlarını belirlemiş olup, bu kanuna göre, 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, orman olarak sınırlandırılan alanların bu niteliğini kesinleştirmekle birlikte orman sınırları dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuştur. Bu nitelikteki taşınmazlar, orman sınırı dışında bırakılmış olsa bile, 4999 sayılı Kanun hükümleri uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından her zaman orman sınırı içine alınabileceği gibi orman olarak kullanılmak üzere tahsisi de mümkündür. Ancak, taşınmazın öncesi itibarıyla orman olup olmadığının tesbiti yönünden eski tarihli resmî belgeler ve komşu taşınmazların durumu incelenmemiştir.
O halde, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda
uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazda bulunan ağaçların sayısı, yaşı, dağılımı, baskın ağaç türü gözönünde bulundurularak öncesi itibarıyla orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanmalı, komşu taşınmazlar hakkında Hazine veya Orman Yönetimi tarafından aynı iddia ile açılmış dava bulunup bulunmadığı, açılmışsa sonuçları araştırılmalı ve kesinleşmiş tapu kayıtları dosyaya getirtilmeli, bundan sonra halen (eylemli) orman olan ve öncesi itibarıyla orman olan bölümler ayrı ayrı tesbit edilerek bu bölümler hakkında Hazine ve Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmelidir. Böylesine bir araştırma, inceleme yapılmadan, yalnızca 1948 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları incelenerek hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.