Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1450 E. 2014/3359 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1450
KARAR NO : 2014/3359
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2012
NUMARASI : 2007/238-2012/34

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Kıyıcak Köyü 137 ada 5 parsel sayılı 1909,39 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Eylül 1985 tarih 1 numaralı tapu kaydı nedeniyle davalılar adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, orman iddiasıyla, Hazine aynı parsele yönelik dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin (B) harfi ile gösterilen 1237.86 m² yüzölçümündeki bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, (A) harfi ile gösterilen 671,53 m² yüzölçümündeki bölümünün ise, tesbit gibi davalı gerçek kişiler adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı Hazine vekili, Orman Yönetimi vekili ve davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince önce onanan karar davalı M.. B.. ve arkadaşları vekili kararın düzeltilmesini talep etmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/06/2006 tarihli ve 2006/5334 E. – 7901 K. sayılı onama kararı kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/02/2007 tarihli ve 2007/579 E. – 1890 K. sayılı bozma kararında ”Her ne kadar Dairece, çekişmeli taşınmazın kısmen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğunun saptandığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararı onanmış ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; bir örneği dosyada yer alan tahdit haritasında 6958 ilâ 6970 sayılı orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik yoktur. Tahdit haritası ile kroki çelişkili olup, mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir. Tahdit haritası ile çelişen krokiye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle; dava konusu taşınmaza komşu olan 137 ada 4 sayılı parselle ilgili aynı nedenle H.. B.. aleyhine açılmış davada, yerel mahkemece verilen 21/12/2005 tarihli ve 2004/64 E. -2005/165 K. sayılı kararın, Dairede aynı gün yapılan temyiz incelemesi sonucunda 2006/5335 E. – 7913 K. sayılı karar ile tahdit uygulamasının yetersiz olduğu nedeniyle bozulduğu gözetilerek, eldeki davada da aynı tahdit hattına ilişkin uygulama yapılması gerekeceği ve birine verilecek kararın diğerini etkileyeceğinden her iki dava dosyası birleştirilmeli, davalının dayanağı tapu kaydının oluşumuna neden olan tescil dosyası, tescil dosyasının bulunamaması halinde tescil ilâm ve krokisi getirtilmeli, bundan sonra önceki bilirkişiler dışında bu konudan uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp çekişmeli taşınmazın 6965 ilâ 6970 OTS noktalarını birleştiren hat ile birlikte, bu hata en yakın değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4
ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını birleştiren hatları gösterecek biçimde konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek imzalı kroki düzenlettirilip, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, getirtilecek tescil krokisi yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/A maddesi uyarınca kapsamı belirlenmeli, taraf olmaması halinde tescil kararının Orman Yönetimini bağlamayacağı düşünülmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, Dairece hükmün onanması yanılgıya dayalıdır.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, 137 ada 4 sayılı parselle ilgili aynı nedenle Hazine ve Orman Yönetimi tarafından, H.. B.. aleyhine açılmış dava dosyası eldeki dosya ile birleştirilidikten sonra Hazine ve Orman Yönetiminin davasının kabulüne, Kıyıcak Köyü 137 ada 4 ve 5 sayılı parsellere ilişkin tesbitin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1964 yılında seri bazda yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma kararında asliye hukuk mahkemesinin 1969/427 E. – 1974/473 K. sayılı dava dosyası getirtilerek mahalli bilirkişiler marifetiyle dayanak tapu kaydı ve tescil krokisinin mahallinde uygulanması, bilirkişilere tescil krokisi ile irtibatlı müşterek krokinin düzenlettirilmesi, tescil krokisinin dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığının kesin olarak belirlenmesi gereğine değinilmiş, mahkemece asliye hukuk mahkemesinin 1969/427 E. – 1974/473 K.sayılı dava dosyasının getirtilmesi için yapılan yazışmalarda dava dosyasının bütün aramalara rağmen bulunamadığı belirtilmiştir. Ancak, tescil krokisi için tapu müdürlüğüne yazılan cevabî yazının 137 ada 4 ve 5 sayılı parsellerin kadastro mahkemesinde davalı olduklarından kendilerinde tesscilli gözükmediği belirtilmiş asliye hukuk mahkemesinin 1969/427 E. – 1974/473 K. sayılı tescil kararı ile oluşan tapu kayıtlarına ilişkin tescil krokilerinin bulunup bulunmadığı hususunda açıklama yapılmamıştır. Mahkemece mahallî bilirkişiler marifetiyle dayanak tapu kayıtları ve tescil krokisi mahallinde uygulanmamıştır. Yine, bozma kararında belirtilen orijinal tahdit hattı ile bozma öncesi karara dayanak alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen tahdit hattının birbirinden farklı olduğu belirtilmesine rağmen, bozma sonrası yapılan keşifte de usûlünce tahdit uygulaması yapılmamış OS noktaları zeminde tesbit edilmemiştir. Orman bilirkişi raporunda taşınmazların OS 6976,OS 6977 … sıralamasıyla giden hattın sağında orman sınırları içinde kaldığı belirtilmişse de, bilirkişiler tarafından düzenlenen tahdit hattı uygulamasında 6976 ve 6977 OS noktlarını takip eden hat gösterilmemiştir. 6976 OS noktasından sonra 985 ve 950 OS noktaları gelmektedir. Bunun nedeni de bilirkişilerce açıklanmamış, dairenin geri çevirme kararı doğrultusunda gönderilen tahdit tutanak ve haritaları ile alınan ek rapordan da dava konusu taşınmazları ilgilendiren 985 ve 950 OS noktalarının nasıl oluştuğu anlaşılamamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/427 E. – 1974/473 sayılı dosyası sonucunda tapuya kaydedilen taşınmazlara ilişkin tescil krokisi ilgili tapu sicil müdürlüğünden, titizlikle araştırılması istenerek, getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı refakate alınıp yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman
kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, 1964 yılına ait orman kadastro haritasının ve varsa daha sonra yapılmış aplikasyon haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 10-12 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, getirtilen tutanaklar da incelenmek suretiyle 985 ve 950 OS noktalarının nasıl oluştuğu tesbit edilmeli, sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların bu haritalara göre konumu genel kadastro paftası üzerinde gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastro haritaları ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31 E. – 13 K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; mahallî bilirkişiler eliyle dayanak tapu kaydı ve tescil krokisi mahallinde uygulanmalı, bilirkişilere tescil krokisi ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, tescil krokisinin dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeli, tescil davasında Hazine taraf olduğundan Hazine yönünden kesin hüküm oluşturacağı, taraf olamayan Orman Yönetimini ise bağlamayacağı değerlendirilmeli ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de;dava konusu K… K…137 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden Kdz.Ereğli Kadastro Mahkemesinin 21/12/2005 tarih 2004/65-2005/166 sayılı kararında davanın kısmen kabulüne taşınmazın (B) ile gösterilen 1237,86 m2’lik bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline, (A) harfi ile gösterilen 671,53 m2’lik bölümünün ise tesbit gibi davalı gerçek kişiler adına tesciline karar verildiği, hükmün davacılar Hazine ve Orman Yönetimi ile davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 05/06/2006 tarihli ve 2006/5334 E. – 7901 K. sayılı kararı ile hükmün onandığı, davalı M.. B.. ve diğerleri vekilinin kararın düzeltilmesini talep etmesi üzerine, Dairenin 16/02/2007 tarihli ve 2007/579 E. – 1890 K. sayılı kararı ile onama kararı kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verildiğine göre, bozma öncesi
hükümde 137 ada 5 sayılı parselin tesbit gibi davalı gerçek kişiler adına tesciline karar verilen (A)=671,53 m2’lik bölümü yönünden karar düzeltme talebinde bulunmayan davacılar Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine davalı gerçek kişiler lehine usûlî kazanılmış hak teşkil edeceği hususunun da gözardı edilmesi de usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.