YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1366
KARAR NO : 2014/4024
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
MAHKEMESİ : Tufanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2010/61 – 2013/544
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, Y…Köyü … ada 40 parsel, … ada 167 ve 169 parsel sayılı sırasıyla 4058139 m², 5300 m² ve 14100 m² yüzölçümlü taşınmazlardan .. ada 40 parselin orman niteliğiyle, diğer parsellerin ham toprak niteliği Hazine adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazların 100 yılı aşkın zamandan beri kendi zilyetliklerinde bulunduğunu iddia ederek, tapu kayıtlarının iptali ile 1/2 hisse ile kendi adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine hükmedilmiş, hüküm davacı H.. K.. tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.12.2009 tarihli ve 2009/15980 – 18107 sayılı kararı ile onanması ve bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan onama-bozma kararında özetle: “1) Davacının 131 ada 40 sayılı parsele ilişkin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman tahdidi içinde ve 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesine göre orman içi açıklığı niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu ve bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile bu parsele ilişkin hükmün onanması gerekmiştir.
2) Davacının ….. ada 167 ve 169 sayılı parsellere ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların Hazineye ait olduğu ve 3402 sayılı Kanun gereğince zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Davacıların dayandığı vergi kayıtları yöntemince uygulanmamıştır. Komşu parsellere uygulanan kayıtlar var ise getirilip bu kayıtların davalı yeri ne okuduğu belirlenmemiş, davacıların dayandığı vergi kayıtları denetlenmemiştir. Taşınmazlar ham toprak niteliği ile tesbit ve tescil edildiği halde, kadastro sırasında bilgilerine başvurulan tutanak bilirkişileri dinlenilmemiş, orman yönünden bir araştırma ve inceleme yapılmamış, taşınmazların eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğraflarındaki durumları üzerinde durulmamıştır. O halde;
Mahkemece, davacıların tutunduğu 1938 tarih 849-850 tahrir numaralı vergi kayıtları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli yer ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan; bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın memleket haritasına göre gerçek eğiminin ne olduğu belirlenmeli, teraslama sonucu eğimin değiştirilmesinin taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceği ve 15.7.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan yönetmeliğin 23/p ve 24/j maddeleri gereğince eğimi %12 den fazla olan yerlerin ormanda toprak muhafaza karakteri taşıyan yer olacağı düşünülmeli, dayanılan vergi kayıtları yerel bilirkişilerın yardımıyla uygulanmalı, komşu parsellere uygulanan kayıtlarla denetlenmeli, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı ile komşu parsellere uygulanan kayıtların taşınmazı sınır olarak nasıl niteledikleri belirlenmeli, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı kaç yıl ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında detaylı bilgi alınmalı, mahalli bilirkişi ve dinlenen tanık sözleri tutanak içeriğine aykırı düşmesi halinde 3402 sayılı Kanunun 30/1. maddesi gereğince tesbit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenerek aykırılık giderilmeli, ziraat mühendisinden taşınmazın niteliği, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsünün ne olduğu, ağaç varsa yaşı ve zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı konularında ilmi verilere dayalı rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunda 14.madde de yazılı diğer koşullarda araştırılmalı, ayrıca taşınmazların gerekçede 1963 yılında 4753 sayılı Kanun gereğince Hazine adına tescil edildiği belirtildiğine göre, 4785 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalara ilişkin tüm belgeler, tapu kayıtları ve krokiler getirtilerek uyarlanmalı ve böylece oluşacak sonuç çevresinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu Y…Köyü ..ada …nolu parselin tapusunun iptali ile davacılar adına ½ şer hisse itibarıyla tapuya tesciline, 123 ada 167 nolu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından 123 ada 169 nolu parsel yönünden temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1996 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapılmıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1996 yılında yapılıp, 20.01.1997 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma kararında davacıların tutunduğu 1938 tarih 849 ve 850 tahrir numaralı vergi kayıtları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı bulundukları yerden getirtilerek çekişmeli taşınmazların niteliğinin ve hukukî durumunun belirlenmesi gereğine değinilmiş, mahkemece..ada …. nolu taşınmazın tamamı dava konusu olduğu halde sadece (B) bölümü yönünden araştırma yapılarak hüküm kurulmuştur. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle mahkemece, davacıların tutunduğu 1938 tarih 849 ve 850 tahrir numaralı vergi kayıtları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli 123 ada 169 nolu taşınmazın tamamı ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan; bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın memleket haritasına göre gerçek eğiminin ne olduğu belirlenmeli, teraslama sonucu eğimin değiştirilmesinin taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceği ve 15.7.2004 günlü resmi gazetede yayınlanan yönetmeliğin 23/p ve 24/j maddeleri gereğince eğimi %12 den fazla olan yerlerin ormanda toprak muhafaza karakteri taşıyan yer olacağı düşünülmeli, dayanılan vergi kayıtları yerel bilirkişilerin yardımıyla uygulanmalı, komşu parsellere uygulanan kayıtlarla denetlenmeli, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı ile komşu parsellere uygulanan kayıtların taşınmazı sınır olarak nasıl niteledikleri belirlenmeli, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı kaç yıl ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında detaylı bilgi alınmalı, ziraat mühendisinden … ada 1…nolu taşınmazın tümünün niteliği, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsünün ne olduğu, ağaç varsa yaşı ve zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı konularında ilmi verilere dayalı rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin 123 ada 169 nolu parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 03.04.2014 günü oy birliği ile karar verildi.