Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1321 E. 2014/5369 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1321
KARAR NO : 2014/5369
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine, 17/09/2007 tarihli dava dilekçesinde; … İli, … İlçesi, … Köyünde 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca kadastro çalışmaları yapıldığını, yapılan tesbitlerin 20/08/2007 tarihinde ilâna çıktığını, dilekçeleri ekinde örneklerini sundukları 12 parça Hazine adına kayıtlı taşınmazların eski tapu kayıtlarının yerine aplike edilmediğinin ve Hazine adına herhangi bir taşınmazın tesbit edilmediğinin anlaşıldığını, bu hususu belirtir 31/08/2007 tarihli yazılarıyla Kadastro Müdürlüğüne başvurulduğunu, gelen cevabî yazıda, sözkonusu tapu kayıtlarının yerine aplike edilemediğinin ve uygulanamadığının bildirildiğini, dava konusu ettikleri Hazine adına kayıtlı taşınmazların kim veya kimler adına tesbit edildiği konusunda herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarından … ve … Köyü Tüzel Kişiliğini kanunî hasım olarak gösterdiklerini, dava konusu taşınmazların firari veya mütegayip şahıslardan kalan ve tasfiye kanunları gereğince Hazineye intikali gereken taşınmazlardan olduğunu, bu nedenle dava konusu taşınmazların Hazine dışında başka kişi veya kişiler adına tesbit edilmiş olmasının kanunî dayanaktan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava konusu;
1- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 3.443 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
2- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 10.723 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
3- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 13.813 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
4- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 18.350 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
5- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 20.379 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
6- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 23.543 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
7- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 6.686 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
8- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 6.686 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
9- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 4.168 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
10- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 2.562 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
11- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 4.149 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
12- … Köyü, … Mevkiinde Hazine adına kayıtlı 1.800 m2 yüzölçümlü ve tarla vasfındaki,
taşınmazlara ait eski tapu kayıtlarının yöntemine uygun olarak yerine aplike edilmesi ve dava konusu 12 parça taşınmazın Hazine adına tesbit edilerek vasfı gibi tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan keşifte; davacı tarafca dosyaya sunulmuş olan Mayıs 1930 tarih 243, 244, 247, 248, 279, 280, 283, 284, 287 ve 289, Aralık 1933 tarih ve 9 nolu tapu kayıtları sınırları mahalli bilirkişi ve davalı tanıklarına tek tek okunmuş, yüzölçümü ve kimlerden intikal ettiği izah edilmiş, ancak gerek mahalli bilirkişiler gerekse davalı tanıkları, tapu kayıtlarının mevkilerinin olduğu alanın tamamen ormanlık alan olduğunu, dolayısıyla bu alan içinde tapu kayıtlarının nerelere ilişkin olduklarını bilmediklerini, köylerinde önceki zamanlarda Ermenilerin yaşadığını, ancak yıllar önce burayı terk ettiklerini, bu nedenle Ermenilerden kalan ve Hazineye intikal eden taşınmazların neresi olduğunu bilmediklerini beyan etmişler, fen bilirkişi raporlarında da, yapılan tüm araştırmalara rağmen mevcut tapu kayıtları zemine uygulanamadığından taşınmazlara ait ada ve parsel numaralarının tesbit edilemediği belirtilmiştir.
Mahkemece, Türk Medenî Kanununun 6. maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. HMK’nun 190/1 maddesinde de, bu kural, daha açık bir ifadeyle, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde vurgulanmaktadır. İspat yükü, ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani, davacı davasını dayandırdığı vakıaları ispat etmelidir. Bu bağlamda, davacı Hazinenin sunduğu tapu kayıtlarının ait olduğu taşınmaz ve ada parsel numaraları, davacı tarafından bildirilemediği gibi talep üzerine mahkemece yapılan keşifle de tesbit edilemediğinden, davacı Hazinenin ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davacı Hazinenin davasını ispat edemediği anlaşılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 12/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.