Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1281 E. 2014/2822 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1281
KARAR NO : 2014/2822
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2012
NUMARASI : 2010/382-2012/86

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Merkez İlçe, G.. Mahallesi, K… Mevkiinde toplam 5759,41 m² civarında taşınmazın kadastro sırasında tesbit dışı bırakıldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman olması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 16.07.1999 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Arazi kadastrosu 1974 yılında yapılmış, çekişmeli yer tesbit dışı bırakılmıştır.
Mahkemece, taşınmazın 1974 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılma tarihi ile orman kadastrosunun kesinleştiği 1999 tarihi arasında zilyedliğin davacı yararına hüküm doğurmayacağı, zilyedliğin ancak, orman kadastrosunun kesinleştiği 1999 tarihinden sonra başlayacağı, dava tarihi olan 11/05/2010 tarihi itibariyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğinin davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle davacı gerçek kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1974 yılında yapılan genel arazi kadastoru sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 8/964-751, 13/02/2002 gün ve 8/183-187, 21.01.2004 gün ve 8/15-7, 12/05/2004 gün ve 8/242-292 ve 12/03/2008 gün ve 20/214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyedlik ise davacı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılacak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun
belirlenmesi hâlinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar – ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür.
Somut olayda; mahkemece, eski tarihli ve davanın açıldığı tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları getirtilip uzman bilirkişiler marifetiyle uygulanmamış, dava konusu taşınmazın bu belgelerdeki niteliği ve eğimi saptanmamış ve varsa bu yere ait 1/5000 ölçekli fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftası getirtilip pafta üzerinde taşınmazın tasarruf sınırları olup olmadığı belirlenmemiştir.
O halde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden getirtildikten sonra bir fen ve bir orman mühendisi huzuruyla keşif yapılarak dava konusu taşınmazın gerçek eğimi belirlenmeli, memleket haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yine hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilere incelettirilip taşınmazın niteliğinin ne şekilde görüldüğü, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünü belirtir açıklayıcı ve dava konusu taşınmazı ve çevre taşınmazı hava fotoğraflarındaki konumunu gösterir irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazın kullanılıp kullanılmadığı fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmaz üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı ve dağılım durumunun ne olduğu Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak belirlenmeli, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde sürdürülen zilyedliğe değer verilemeyeceği ve orman kadastrosunun kesinleştiği 16/07/1999 tarihi ile davanın açıldığı 11/05/2010 tarihi arasında 20 yıl geçmediği de düşünülerek sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.