YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1252
KARAR NO : 2014/4077
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
MAHKEMESİ : Şile Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2011/320-2013/364
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekilinin, 02.11.2011 havale tarihli dilekçesinde özetle; Ş… İlçesi, K…Köyünde ikamet eden davacıların bahçesi olan 249 parsele komşu 17.000 m2’lik arazinin müvekkillerinin ve onlara miras bırakanlar tarafından 1920’li yıllardan beri kullanıldığını, arazi üzerinde imar ve ihya yapıldığını, arazinin 50 yılı aşkın süredir ekilip biçildiğini, dava konusu yerin tapusunun olmadığını, dava konusu arazide davacıların malik sıfatı ile tasarrufta bulunduklarını, zilyetlik koşullarının davacılar yararına oluştuğunu iddia ederek, dava konusu yerin davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabülü ile, İstanbul İli, Şile İlçesi, K….Köyünde bulunan 249 nolu parsele komşu davaya konu yerin 24/06/2013 tarihli bilirikişi raporunda ekli krokide (A) harfi ile gösterilmiş olan 2182,65 m²’lik kısmı ile (B) harfi ile gösterilmiş olan 4350,83 m² kısım olmak üzere toplam 6538,48 m²’lik kısmın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında 3116 sayılı Kanuna göre orman tahdit kadastro çalışmaları yapılmış ve kesinleşmiştir. 1964 yılında arazi kadastro çalışmaları yapılmış ve 1966 yılında kesinleşmiştir. 1989 yılında 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları vardır.
Mahkemece, yapılan ararştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değilidir. Dava Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkin olup, çekişmeli taşınmazın 1966 yılında yapılan tapulama sırasında orman olarak tapulama dışı bırakıldığı, kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı tarım arazisi olduğu gerekçesiyle, çekişmeli taşınmazın 24/06/2013 tarihli bilirikişi raporunda ekli krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilmiş olan bölümlerinin, davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; uzman bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan raporda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında kaldıkları belirtildiği halde, memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planında çekişmeli taşınmazın ne olarak gözüktüğü açıklanmamış, ziraatçı bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın zilyetlik ile kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı zilyetlik süre ve koşullarının yeterli olup olmadığı yönünde açıklama yapılmadığı gibi, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarında da taşınmazın zilyetlik süre ve koşulları yönünden yeterli beyanda bulunmadıkları anlaşılmakta ve komşu parsellerin dayanak tapu kayıtlarıda getirtilip yerinde uygulanmak suretiyle çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği hususlarıda açıklığa kavuşturulmamıştır.
Eksik inceleme ve araştırmaya, dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle 1940 yılında kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ve dava konusu taşınmaza komşu parsellerin dayanak tapu kayıtlarıda ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumları ile dava konusu taşınmaza komşu parsellerin dayanak tapu kayıtlarında çekişmeli taşınmaz yönünün ne olarak gösterildiği duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu; taşınmazların kesinleşen Devlet Ormanlarının dışında kaldığının saptanması halinde, bu kez; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; taşınmazların dere yatağı olup olmadığı yönünden jeolog bilirkişiden, zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.