Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1148 E. 2014/2838 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1148
KARAR NO : 2014/2838
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

MAHKEMESİ : Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2012
NUMARASI : 2012/156-2012/210

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve katılan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi kadastro mahkemesine verdiği dava dilekçesinde, Ç… Köyü 111 ada 322 nolu 5625 m² yüzölçümlü taşınmazın davalılar murisi adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme kadastrosunun askıya çıkarıldığını, bu çalışmalarda taşınmazın davalı adına tesbit edildiğini, ancak, çekişmeli yerin kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde ve bitişiğinde bulunduğunu, ayrıca, orman niteliğinde olduğunu iddia ederek, tapusunun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davacı Hazine, aynı iddiayla davaya katılmıştır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme kadastrosunun, kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun bulunduğu, davanın taşınmazın mülkiyetine yönelik olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, yargılamaya asliye hukuk mahkemesinde devam olunmuştur. Asliye hukuk hakimliğince; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi ve katılan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1990 yılında 3402 sayılı Kanun uygulamalarına esas olmak üzere yapılıp, arazi kadastro çalışmaları ile birlikte 30.12.1993 tarihinde kesinleşen orman sınırları tesbit çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan raporlarda 50- 60 yıldır ekilen tarla olup eylemli orman niteliğinde bulunmadığı ve eski tarihli belgelerde orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davanın, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin olduğu ve Dairenin iade kararı üzerine dosyaya sunulan raporlarda çekişmeli parselin kısmen kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde bırakıldığı anlaşıldığı halde, mahkemece, kesinleşen orman kadastro haritası ve tutanakları getirtilmeden, taşınmazın tahdit hattına göre konumu tam olarak saptanmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanakları ile orman kadastrosuna esas ve altlık olarak kullanılan orijinal kadastro paftası, komşu parsellere ait kadastro tutanağı ve ekleri getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun
2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastro harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek ve komşu 111 ada 321 parsel sayılı taşınmazın belgesizden arazi kadastrosuyla kişi adına tarla niteliğiyle kesinleştiği değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi ve katılan Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06.03.2014 günü oy birliği ile karar verildi.