Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1046 E. 2014/3207 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1046
KARAR NO : 2014/3207
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Enez Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2013
NUMARASI : 2013/2 – 2013/37

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava konusu… Köyü 268 parsel sayılı 192.700 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1966 yılında yapılan kadastro sırasında senetsiz ve belgesizden mera niteliği ile sınırlandırılmış, 27.10.1966 – 28.11.1966 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak itirazsız kesinleşmiş ve özel siciline yazılmıştır. Daha sonra yörede 4342 sayılı Kanun kapsamında yapılan mera tesbiti çalışmalarında taşınmaz öncesinde olduğu gibi mera olarak sınırlandırılmış ve sonuçları 10.08.2007 – 11.09.2007 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi 10.10.2007 havale tarihli dilekçe ile, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içersinde bulunduğu, orman sayılan yerlerden olduğu halde, mera komisyonunca mera olarak tahsis edildiği, mera tahsis kararı ile mera özel sicil kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Enez Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/10/2010 tarih ve 2007/68 E. – 2010/57 K. sayılı ilâm ile çekişmeli parselin kadastro tesbitinin askı suretiyle ilânını takiben 5841 sayılı Kanunun 2’inci maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı Orman Yönetimi tarafından süresinde temyiz edilmiş, temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03.10.2011 gün ve 2011/6925 E. – 10908 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine …” ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, gerekçeli kararın 23/07/2011 tarih ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, bu nedenle mahkemece yargılamaya devam edilip, Orman Yönetiminin iddiası ve davalı tarafın savunması ve her iki tarafın delilleri sorulup, toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası yukarıdaki esasa kaydı yapılan dosyada mahkemece davanın kısmen kabülü ile, orman bilirkişisi H… Y..’un 16/12/2008 tarihli bilirkişi raporunda yer alan 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftası ile ölçüşmüş orman kadastro haritasında belirtmiş olduğu 268 sayılı parselin 32, 33, 2028, 35, 2003, 38, 2027, 2026, 2025 ve 32 orman sınır taşlarının belirlediği alan içerisinde kalan yeşil renk ile işaretli kısmın mera olan tesbitinin iptali ile, köyün son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Hazine adına tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, 4342 sayılı Kanun uyarınca Edirne İl Mera Komisyonunca verilen mera tahsis kararına itiraz, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kadastro tesbit tarihinden sonra 18.01.1978 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 22.02.1989 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde (kesinleşen) aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, H.M.K’nun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü bulunmaktadır. Temyize konu dosyada ise, mahkemece hükmün 2. paragrafında “orman bilirkişisi Haydar Yurdakul’un 16/12/2008 tarihli bilirkişi raporunda yer alan 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftası ile ölçüşmüş orman kadastro haritasında belirtmiş olduğu 268 sayılı parselin 32, 33, 2028, 35, 2003, 38, 2027, 2026, 2025 ve 32 orman sınır taşlarının belirlediği alan içerisinde kalan yeşil renk ile işaretli kısmın mera olan tesbitinin iptali ile, köyün son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Hazine adına tesciline” karar verilmiş olup, mahkemece kabul edilen kısmın taşınmazın hangi bölümüne isabet ettiği ve yüzölçümünün belirtilmemiş olması nedeniyle, açık ve infaza elverişli olmadığından anılan maddeye aykırıdır.
Kabule göre de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri uyarınca davalılar aleyhine vekâlet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 18/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.