Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/1008 E. 2014/2306 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1008
KARAR NO : 2014/2306
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : İvrindi(Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 23/09/2011
NUMARASI : 2004/9-2011/20

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı H.. D.. vekili, Balya Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu 18/03/1981 günlü dava dilekçesinde, …. Köyünde mevkii ve hudutları yazılı dokuz adet taşınmazın mirislerinin ölümleriyle kendisine ve diğer mirasçılara intikal ettiğini, çekişme konusu taşınmazlar üzerinde zilyetlik süresinin 20 yılı çok aşkın olduğunu, kazandırıcı zaman aşımı yolula mülk edinme koşullarının oluştuğunu ileri sürerek mezkur taşınmazların miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açmış, mahkemece, 13/07/1995 günlü ve 1981/43 E – 1995/93 K sayılı ilâmı ile çekişme konusu taşınmazların bulunduğu yörede orman tahdidinin 27.01.1983 tarihinde geçtiği, davanın orman tahdidine itiraz davasına dönüştüğü gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Balya Kadastro Mahkemesine aktarılmış, Balya Kadastro Mahkemesinin 1997/67 Esas numarasında derdest davaya devam olunurken, Balya Adliyesinin kapatılması üzerine dava dosyası, İvrindi Kadastro mahkemesine intikal ettirilmiştir.
Dava dosyası, mahkemenin 2004/9 Esasına kaydedilmiş, yargılaması devam edilirken, çekişme konusu taşınmazların bulunduğu köyde genel arazi kadastrosu 13.06.2005 tarihinde yapılmış 176 ada 138, 176 ada 16, 176 ada 260, 176 ada 119, 176 ada 218, 176 ada 197, 171 ada 9, 102 ada 70, 104 ada 1 parsel numaralarıyla kadastro tutanağı düzenlenmesi üzerine, tutanaklar 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesine aktarılmış, mahkemenin 2006/15 Esas sırasına kayıt edildikten sonra, 3402 sayılı Kanunun 28. maddesi uyarınca işbu dava dosyası birleştirilmiştir. Böylece dava tescil istemi yanında hem orman tahdidine itiraz davasına hemde kadastro tesbitine itiraz ve tescil davasına dönüşmüştür. Müdahil E.. A.. vekili, 2006/15 Esas numaralı dosyaya sunmuş olduğu müdahale dilekçesinde, davacı H.. D..’un tüm mirasçılık haklarını 12/06/1984 tarihli senette satın aldıklarını, davalı İ.. A..’ın tüm haklarını kendisine devrettiğini, davalı E.. Ç..’ın ise çocuksuz olarak ölmüş olduğunu, çekişme konusu taşınmazların müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil davacı E.. A.. keşifteki beyanlarında … Köyü 102 ada 70 parsele yönelik bir davaları olmadığını, esasen bu yerin Bengiler Köyü 102 ada 12 parsel olduğunu ve bu yeri babası İ.. A..’ın M.. G.. isimli şahsa sattığını beyan etmiştir.
Mahkemece; A) Davacının davasının reddine, B) Müdahil davacının davasının ise kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 1-Balıkesir İli, B.. İlçesi, … Köyü 102 ada 70 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın reddine, bu taşınmazın kadastro tesbiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, 2-Balıkesir İli, Balya İlçesi, .. Köyü 176 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki yüzölçümüne bağlı kalınarak orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 3-Müdahil davacının Balıkesir İli, B.. İlçesi, .. Köyünde bulunan 176 ada 119, 176 ada 138, 176 ada 218, 176 ada 197, 176 ada 260, 171 ada 9, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davasının kabulüne ve bu taşınmazların kadastro tespitindeki vasıfları ve yüzölçümlerine bağlı olunarak müdahil davacı İsmail oğlu E.. A.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından 176 ada 16 parsel dışında kalan taşınmazlar yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz ve tescil davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tescil davasının açıldığı 1981 tarihinden sonra kadastro tesbit tarihinden önce 6831/1744 sayılı Kanuna göre 27/10/1983 tarihinde ilânı yapılıp eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 22.08.1988 tarihinde yapılan ve dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 13.06.2005 tarihinde yapılarak 11.04.2006-10.05.2006 tarihleri arasında ilânı yapılmış, çekişmeli taşınmazların davalı olması nedeniyle tutanakları davalı oldukları belirtilerek ve malik haneleri boş bırakılarak Kadastro Kanununun 5. maddesine göre mahkemeye aktarılmıştır.
Kural olarak bir bölgede kesinleşen tahdidin varlığı halinde, çekişmeli taşınmazın hukukî durumu orman kadastro haritasının uygulanması suretiyle çözümlenir. Dava 1981 yılında tescil davası olarak açılmış olup, yörede 1983 yılında yapılan tahdit eldeki dava nedeniyle kesinleşmemiştir. Çekişmeli taşınmazlar her ne kadar orman kadastro sınırları dışında bırakılmışlarsa da davanın niteliğine göre çekişmeli taşınmazların tahditten önceki niteliğinin ve hukukî durumunun en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait hava fotoğrafı ve memeleket haritası ve amenajman planından oluşan resmî belgelerdeki konum ve durumuna göre belirlenmesi gerekir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında ve resmî belgelere dayalı olarak yapılan incelemede orman sayılmayan yerlerden olduğu ve müdahil davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davacının davasının reddine, müdahil davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece hükme dayanak alınan orman bilirkişiler kurulu raporunda 1954 tarihli hava fotoğrafı ve 1958 tarihli memleket haritasının uygulanduğu belirtilmişse de ve buna göre çekişmeli 176 ada 16 parselin eylemli durumu dikkate alınarak orman sayılan ve diğer taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuşsa da, çekişmeli taşınmazların bir kısmının memleket haritasında 104 ada 1, 171 ada 9 ve 176 ada 197 sayılı parsel tamamen beyaz renkli açık alanda, 176 ada 16 , 176 ada 138 ve 102 ada 12 sayılı parsel kısmen açık alanda ve kısmen yeşil alanda, 176 ada 119, 176 ada 218 ile 176 ada 260 sayılı parseller tamamen yeşil alanda görüldüğü halde, 176 ada 16 parsel hariç taşınmazların orman sayılamayan yerlerden olduğu belirtilmiş, hava fotoğrafı ile memeleket haritasının lejantına bakılarak hangi nedenle yeşil gözüktüğü hususu üzerinde durularak açıklanmamıştır. Resmî belgelerle çelişen rapora göre karar verilemez.
Bu nedenle, çekişmeli taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığının araştırılması bakımından tahdidin uygulanması dışında eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planı üzerinde de usûlüne uygun inceleme yapılması, 3402 sayılı Kanunun 14 maddesine göre zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği konularında yerel bilirkişi ve tanıkların ayrıntılı şekilde dinlenmesi gerekir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip, tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar – ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek, tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin, üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun, anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile T.M.K.’nun 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tesbitine itiraz davalarında ise tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita – kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/6/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği m. 16) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. md. A, B, C ve D bentleri kapsamında kalan yerler),
Kamu hizmetine tahsis edilmiş (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılamaz. H.G.K. 03.06.1998 gün ve 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün ve 2001/20-118-1156 S.K.),
Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarına göre zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden,
O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/1-i maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak, ayrıca;
a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmaz fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı,
c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idarî tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu müdürlükleri ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra temyize konu olmayan 176 ada 16 parsel dışında kalan taşınmazlar yönünden toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 24/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.