Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/9991 E. 2014/4107 K. 07.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9991
KARAR NO : 2014/4107
KARAR TARİHİ : 07.04.2014

MAHKEMESİ : Bayındır Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2013
NUMARASI : 2013/92 – 2013/203

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Bayram Ş.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 2006 yılında yapılan kadastro sırasında K…Köyü, … ada 1 parsel sayılı 1285 hektar 1410,11 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı gerçek kişi vekilinin kadastro mahkemesine sunduğu 30.03.2007 tarihli dilekçesiyle, müvekkilinin yaklaşık 4000,00 m² yüzölçümündeki taşınmazının..ada 1 parsel sayılı orman parseli içerisinde tesbit gördüğü iddiasıyla, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak bu yerin müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Kadastro mahkemesince, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu … ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında orman niteliği ile Hazine adına yapılan tesbitinin kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/B maddesi uyarınca askı ilân süresi içinde açılan davalara bakma görevi kadastro mahkemesine ait olup, kesinleşen tutanaklara ilişkin davalara bakma görevinin genel mahkemelere ait olacağı gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, davacı tarafın başvurusuyla dosya sulh hukuk mahkemesine intikal ettirilmiştir.
Sulh hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, K…. Köy tüzel kişiliğine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu gerekçesiyle reddine, davalılar Hazine ve Orman Yönetimine yönünden ise, davanın kabulüne ve dava konusu K… Köyü, 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, bilirkişilerin 20.10.2010 tarihli raporlarına ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2581,40 m² yüzölçümündeki bölümün …. ada 1 parselden ifrazı ile bu bölümün davacı adına son parsel sayısıyla bağ vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümün ise orman vasfı ile Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2012/13701-693 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbi olduğu”nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K.’nun 08.06.2005 gün ve 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20-467-494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davanın reddine karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı B…Ş… vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllı süre içinde açılan orman kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman sınırlandırması yapılmıştır.
Mahkeme kararından sonra Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih, 2012/108 E. – 2013/64 K. sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun, 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiş, 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 26/2/2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 01.03.2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11 inci maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir. Her ne kadar mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda karar verilmiş ise de, bozma kararından sonra kanun değiştiğinden, bozma ile taraflar lehine usûlü müktesep hak doğmaz.
Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden, tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesinin temini için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 07.04.2014 günü oy birliği ile karar verildi.