Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/9938 E. 2014/1970 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9938
KARAR NO : 2014/1970
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2013
NUMARASI : 2010/186-2013/701

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar O.. T.. ve H.. T.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 2004-2006 yıllarında yapılan kadastro sırasında … Köyü 159 ada 93 ve 94 parsel sayılı sırasıyla 2672,19 m² ve 2870,84 m² yüzölçümündeki taşınmazlardan, 159 ada 93 sayılı parsel 1936 tarih, 690 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davacı H.. T.. adına; 159 ada 94 parsel ise yine aynı vergi kaydına dayanılarak tarla niteliğiyle O.. T.. adına tesbit edilmiş, daha sonra her iki taşınmaz da, komisyon kararıyla taşınmazların 1.derece doğal sit alanı içinde kaldıklarından söz edilerek Hazine adına tarla niteliğiyle tesbit edilmiş, daha sonra bu tesbite karşı H.. T.. tarafından yapılan itiraz üzerine, Fethiye Kadastro Mahkemesinin 18/03/2009 tarih ve 2006/309 – 2009/334 sayılı kararıyla, davacı H.. T..’ın davasının feragat nedeniyle reddine ve taşınmazların tesbit gibi (komisyon kararı gibi) tesciline dair kararı üzerine her iki taşınmaz da Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacılar Osman ve H.. T.. 29/03/2010 havale tarihli dilekçeleriyle, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, davacı O.. T.. 159 ada 94 parsel sayılı taşınmazın, davacı H.. T.. ise 159 ada 93 parsel sayılı taşınmazın adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır.
Mahkemece, 1086 sayılı H.M.U.K.’nun 45. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, asıl dava ve birleşen davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar Osman ve H.. T.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamaya göre dava, zilyetlik nedeniyle kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılan 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü uyarınca yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ne var ki; mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanununun 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm maddesinin yorumunda ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki, bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesi uyarınca kesin hükümden söz edilebilmesi için her iki davanın taraflarının, konusunun ve hukukî sebebinin aynı olması gerekir. Yine kesin hüküm tarafların külli halefleri hakkında da geçerlidir. Bu unsurları taşıyan kesin bir hükmün bulunduğu hallerde aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak ve aynı konuda yeni bir dava açılamaz; açılırsa bu dava dinlenemez, dava şartı yokluğundan reddedilir.
Somut olayda, eldeki davanın davacıları O.. T.. ve H.. T..’dır. Kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen Fethiye Kadastro Mahkemesinin 18/03/2009 tarih ve 2006/309 – 2009/334 sayılı dosyasının davacısı ise H.. T.. olup, H.. T..’ın davacıların babası olduğu anlaşılmaktadır.
Kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen Fethiye Kadastro Mahkemesinin 18/03/2009 tarih ve 2006/309 – 2009/334 sayılı dosyası temyize konu iş bu dosya içinde bulunmamakta ise de, sözü edilen dosya aynı gün temyiz incelemesi yapılan Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/05/2012 gün ve 2010/189 – 2012/337 sayılı dosyası içinde (Dairenin 2013/9876 – 2014/1958 sayılı dosyası içinde) olduğu görülmüştür. Buna göre, davacı H.. T..dastro Mahkemesinde açtığı davadan, çekişmeli taşınmazların kendisiyle ilgisi bulunmadığını, taşınmazların oğulları olan Osman ve H.. T..’a ait olduğunu belirterek davadan feragat ettiğini ifade etmiştir. Yine çekişmeli taşınmazların kadastro tutanağının edinme sütununda taşınmazların davacıların annesi olan Tursun Tınas’tan davacılara intikal ettiği belirtilmiştir. Ayrıca, davacılar da, dava dilekçelerinde taşınmazların annelerinden kendilerine intikal ettiğini bildirmişlerdir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacılar Fethiye Kadastro Mahkemesinin 2006/309 – 2009/334 sayılı dosyasının davacısı H.. T..’ın çocukları olmakla beraber dava konusu taşınmazlar H.. T..’tan davacılara intikal etmediği için, davacıların dava konusu taşınmazlar yönünden H.. T..’ın akdî veya ırsî halefi olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda kesin hükümden söz edilemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, daha önce davacıların babası tarafından açılan davanın taraflar arasında HMK’nun 303. maddesi uyarınca kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilerek, mahkemece işin esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kesin hükümden bahisle davanın reddedilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar Osman ve H.. T..’ın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.