YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9828
KARAR NO : 2014/1817
KARAR TARİHİ : 13.02.2014
MAHKEMESİ : Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/378-2013/168
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar 13.04.2011 tarihinde açtıkları dava ile, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri yaklaşık 3500 m2 taşınmazın 1972 yılından 2008 yılına kadar murisleri tarafından malik sıfatıyla kullanıldığını, murislerinin 2008 yılında vefatı üzerine taşınmazın kendilerine kaldığını ve o zamandan itibaren de kendilerince aynı şekilde kullanıldığını belirterek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulü ile, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Maliye Hazinesi ve G.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 28.04.1982 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 24.11.1991 de kesinleşen sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 09.05.1966 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davalı Hazine ve Orman Yönetiminin diğer temyiz itirazları yerinde değil ise de; mahkemece infaza elverişli, düzenli sicil oluşturacak şekilde hüküm kurulmamıştır. Dava; V.. D.. mirasçıları tarafından açıldığı halde, hüküm kurulurken dava konusu taşınmazın davacılar adına miras hisseleri oranında tescil kararı verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın yalnız “davacı adına tesciline” şeklinde hüküm kurulmuş ve dava konusu taşınmazın tescil edilirken hangi tarihli bilirkişi raporunun esas alınacağı ve taşınmazın yüzölçüm miktarı da belirtilmemiştir.
Ayrıca, davacılar, hem murisleri, hem de kendilerince sürdürülen zilyetliğe dayalı olarak tescil davası açtıklarına göre; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisleri yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak hüküm kurulması gerekirken, muris tarafından senetsizden kazanılan taşınmaz miktarı belirlenmeden hüküm kurulmuştur.
O halde, mahkemece, davacıların yanında muris V.. D.. tarafından senetsizden kazanılan taşınmaz olup olmadığı tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırılmalı ve kanunî sınırın aşılıp aşılmadığı net olarak belirlendikten sonra, tescil edilmesine karar verilen taşınmazın, hangi tarihli bilirkişi raporu esas alınarak tescil edileceği, taşınmazın yüzölçümü ve hangi mirasçıya hangi paylarla tescil edileceği de belirtilerek infaza elverişli hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna aykırı olan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.