Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/9742 E. 2014/1663 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9742
KARAR NO : 2014/1663
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : Tire (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 14/12/2012
NUMARASI : 2007/54-2012/12

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi ile davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, .. Köyü 103 ada 1 parsel sayılı 254 H. 930 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, taşınmazın yirmi dönüm kadarının kendi zilyedliklerinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin (A) harfiyle gösterilen 8586 m2 bölümünün davacı adına tapuya tesciline, (B) harfiyle gösterilen bölümünün tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat, fen ve orman bilirkişilerden oluşan kurul raporunda taşınmazın eğiminin % 5-10 olduğu, üzerinde kapalılık oluşturan 100 yaşlarında aşılı kestane ve yaşlı meyva ağaçları bulunduğu açıklanmış, mahkemece (A) harfi ile işaretli 8586 m2 taşınmaz bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve zilyedlik koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle bu bölümün davacı adına; (B) harfli bölümünün ise orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tesbit gibi tesciline karar verilmiştir. Ancak, dosyadaki fotoğraflara göre (A) ve (B) harfli bölümleri arasında bir fark görülmediği gibi, uzman bilirkişiler tarafından kestanelerin hangi bölümde olduğu açıklanmamış, çekişmeli 103 ada 1 sayılı parselin davaya konu (A) ve (B) harfli bölümleri dışında kalan bölümleri hakkında sicil oluşturulacak şekilde hüküm kurulmamış, yine 103 ada 1 sayılı parselin sınırında yer aldıkları için tutanakları davalı hale getirilen ve tutanak asılları dosyada bulunan, tesbit malikleri de davada taraf olan 229 ada 6, 8, 9, 11, 12, 13, 17 ile 216 ada 1 ve 2 sayılı parseller hakkında açılmış bir dava bulunmadığından tutanaklarının olağan yollardan kesinleştirilmek üzere tapu müdürlüğüne devredilmesine karar verilmemiştir
Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte sözü edilen belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp taşınmazın niteliğinin ne şekilde görüldüğü konusunda rapor alınmalı, memleket haritasındaki yapraklı ağaç rumuzunun kestane ağaçlarından mı, diğer yaşlı meyva ağaçlarından mı kaynaklandığı, bu ağaçların taşınmazın hangi bölümünde yer aldığı, sayısı, yaşı, kapalılık durumu, baskın ağaç türünün hangisi olduğu, kestane ağaçlarının tamamının aşılı olup olmadığı belirlenmeli, 4785 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince “sahipli fıstık çamı, palamut meşesi ve aşısız kestane ormanlarının” Devletleştirme kapsamı dışında bulunduğu, buna göre sahipsiz aşısız kestanelikler ile tapusu olsa bile aşılı kestane ormanlarının Devletleştirme kapsamında olduğu, “sahipli”den, taşınmazın tapulu olmasının kastedildiği ve davacının dayandığı tapu kaydı bulunmadığı gözetilmeli; orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenirse, yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmış ise hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyedliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü sorulmalı, taşınmazın konumu, eğimi ve bitki örtüsü dikkate alındığında, sürdürülen zilyedliğin ekonomik amacına uygun, zilyedlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, önceki bilirkişi raporlarındaki bulgularda değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükme yöneltilen temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 11/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.