Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/9695 E. 2014/1664 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9695
KARAR NO : 2014/1664
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : Ordu Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 03/07/2013
NUMARASI : 2011/43 – 2013/126

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında .. Köyü 136 ada 63 parsel sayılı 16.334,66 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Temmuz 1981 tarih ve 64 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak fındık bahçesi ve ağaçlık niteliği ile davalılar Kamil çocukları A.. Ç.. ve H.. Ç.. adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, A.. Ç.. mirasçılarından M.. Ç.. ve H.. Ç.. mirasçılarından K.. Ç.. tarafından temyiz edilmekle; hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.01.2011 gün ve 13755-817 sayılı bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: [Davalı M.. Ç.. ve H.. Ç..’ın dosyaya sundukları 20.4.2010 tarihli aile nüfus kayıt tablolarından Kamil oğlu A.. Ç..’ın temyize konu davanın açıldığı tarihten önce 13.11.2001 tarihinde, H.. Ç..’ın ise 1.10.1991 tarihinde ölmüş oldukları anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece davalılara çıkarılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyeler “muhatabın şehire gittiğinden 2 nolu ihbar kapısına asılarak komşusu H.. A..’a haber verildi, evrak köy azasına teslim edildi” yönündeki açıklama ile 7201 sayılı Tebligat Kanununu ve Tüzüğüne aykırı olarak tebliğ edilmiştir. Kadastro mahkemelerinde ölü kişi aleyhine dava açılabilmekte ise de 3402 sayılı Kanunun 28/1. maddesinin son cümlesi uyarınca kadastro hâkimi, duruşma gününü taraflara Tebligat Kanunu hükümlerine göre re’sen tebliğ eder, tebligat giderleri ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanır. Bu nedenle, ölü kişinin tüm mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilip, delil ve belgeleri istenerek yargılama yapılıp sonuçlandırılması gerekirken davalıların mirasçılarının yokluğunda yargılama yapılıp yazılı şekilde sonuçlandırılması doğru değildir. Ayrıca, yasal ayrıcalıklar dışında yargılamayı yürüten hâkim davanın taraflarını dinlemeden veya iddia ve savunmalarını yapmak üzere kanunî şekil ve şartlara göre çağırmadan, delilleri toplayıp hüküm veremez (Anayasanın 36. ve H.U.M.K’nın 73. maddeleri).] denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan ve taraf teşkili tamamlandıktan sonra, davanın kısmen kabulüne, taşınmazın (A) işaretli 4055,82 m2 bölümünün tesbitinin iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline, (B) işaretli 12278,83 m2 bölümünün tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından taşınmazın (B) bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (A) bölümünün orman sayılan, (B) bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle  ki; bozma kararından önce  hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu raporunda çekişmeli  taşınmazın 1954 tarihli hava fotoğrafına göre tamamının orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş, hüküm, sair hususlar incelenmeksizin usûle ilişkin konular nedeniyle bozulmuş ve bozma kararından sonra mahkemece yeniden keşif ve orman araştırması yapılmış, bu kez tek kişilik orman bilirkişisi raporunda yine 1954 tarihli hava fotoğrafı incelendiği halde, taşınmazın yalnızca güney doğu kısmındaki (A) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece, bozma öncesi ve sonrasında alınan orman bilirkişisi raporları arasında çelişki oluştuğu halde, çelişki yöntemince giderilmeden karar verilmiştir. Bundan ayrı; taşınmaza komşu olan parsellerin kadastro tesbit tutanakları getirtilip incelenmemiş, fen bilirkişisi raporunda, komşu 95, 96, 99 ve 70 sayılı parsellerin olduğu yere “orman” belirtmesi yapılmıştır. Mahkemece sözü edilen komşu parsellerin ne şekilde orman olduğu, dava sonucu orman olarak tescillerine karar verilip verilmediği araştırılmamış, böyle ise ilgili dava dosyaları, kesinleşmişse hükmen oluşan tapu kayıtları getirtilmemiştir.
O halde; mahkemece, yeniden üç uzman bilirkişi yardımıyla keşif yapılarak, öncelikle, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, komşu 95, 96, 99, 70, 61, 62, 58 ve 98 sayılı parsellerin kadastro tesbit tutanakları, varsa dayanağı kayıt ve belgeler, davalı iseler dava dosyaları, kesinleşmişlerse hükmen oluşan tapu kayıtları getirtilmeli, komşu parsellerin durumu da gözönünde bulundurularak taşınmazın orman bütünlüğü içinde kalıp kalmadığı değerlendirilmeli, Orman Yönetiminin yalnızca (B) bölümünü temyiz etmesi nedeniyle, (A) bölümünün orman olduğu konusunda yönetim lehine oluşan usûlî kazanılmış hak da gözönünde bulundurularak bundan sonra elde edilecek sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ:  Yukarıda  açıklanan  nedenlerle; Orman Yönetiminin taşınmazın (B) bölümüne yönelik  temyiz itirazlarının  kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/02/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.