Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/9565 E. 2014/2166 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9565
KARAR NO : 2014/2166
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Giresun Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/47 – 2013/56

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 136 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 6, 137 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10, 172 ada 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32 ve 33 parsel sayılı taşınmazlar, tutanakların edinme sebeplerinde kullanıcıları belirtilerek kadastro mahkemesinde davalı olmaları sebebi ile kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Davacı vekili, 05/01/2009 tarihli dilekçesi ile .. Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman parseli olarak belirlenmesine karşın bu taşınmaza bitişik konumda ve davalıların kullanımında olan ekli krokide kırmızı renkle taralı olarak gösterilen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek davalılar adına tesbit edilen 136 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 6, 137 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10, 172 ada 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32 ve 33 parsel sayılı taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman ve arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman sınırlandırması yapılmıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre yapılan incelemede orman sayılan yerlerden olduğunun belirlendiği, bir kısım davalılar tarafından sunulan tapu kayıtlarının davalı taşınmazların bir kısmını kapsar ise de, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu ve ormanların tapuda kayıtlı olsun olmasın hiçbir şekilde kazanılamayacağı gerekçe gösterilerek davanın kabülü ile taşınmazların orman vasfı ile tesciline karar verilmişse de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan ve delillerin takdirinde hata yapılarak hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna ekli hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazların bir kısmı orman sayılmayan açık alanda gözükmektedir. Bir kısım davalıların dayandığı tapu kayıtlarının hava fotoğrafında açık olan bu alanları kapsaması durumunda mahkemenin davanın reddi yolunda kurduğu hükmün gerekçesi ortadan kalkacak olup, kararın doğruluğu tartışılır hale gelecektir. Her ne kadar alınan bilirkişi raporlarında memleket haritası ve hava fotoğrafında açıklık alan olarak gözüken bazı taşınmazların etrafının ormanla çevrili olduğu, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince bu taşınmazların da orman sayılan yer olduğu belirtilmişse de, dava konusu taşınmazlar ile 104 ada 1 nolu orman parseli arasında kalan ve gerçek kişiler adına fındık bahçesi niteliği ile tesbit ve tescil edilen birçok taşınmaz bulunmaktadır. Bu sebeple bilirkişi raporlarının eski tarihli resmî belgelerde açıklık olan alanların orman içi açıklık konımunda bulunduğu gerekçesi ve mahkemeninde bu bilirkişi raporlarına itibar ederek davalıların dayandıkları tapu kayıtlarının hukukî değer taşımadığı, ormanların kazanılamaycağı gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca alınan bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçların yaşları, cinsleri ve sayıları da ayrıntılı olarak belirtilmemiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, davalıların dayandığı tapu kayıtları ile tesisinden itibaren tüm geldi ve gitti kayıtları ile tapu kadastro genel müdürlüğü ve arşiv daire başkanlığından getirtildikten ve tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediği soruldıktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli); kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı,yine bilirkişilerden raporlarında dava konusu taşınmazların orman içi açıklık olup olmadığı konusunda gerekçesini açıklar ayrıntılı rapor alınmalı ve çekişmeli taşınmazların öncesi itibari ile orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı varsa tedavülleriyle birlikte yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklardan kayıttaki her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde, bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tesbit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmeli, dayanılan tapu kaydının dayanağı harita varsa, kapsamının haritasına göre belirleneceği düşünülmeli; uygulamada geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritanın ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, ayrıca, taşınmazların tapu kaydında tarif edilen türü de deliller değerlendirilirken gözönünde tutulmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek ve yargı denetimine açık olacak şekilde ölçekli ve ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, tapu kaydının mahalline uyduğu saptandığı takdirde, çekişmeli taşınmazların orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, dayanak tapu kaydı şayet değişebilir sınırları içeriyorsa, tapu kaydının miktarı ile geçerli sayılması gerektiği düşünülerek, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.