Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/9535 E. 2014/2188 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9535
KARAR NO : 2014/2188
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Isparta 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2013/58 – 2013/187

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .. İlçesi, T.. Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Yargılama sırasında husumet Orman Yönetimine yaygınlaştırılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve fen bilirkişisi Y.. Ö..’nın 12.10.2009 tarihli krokisinde kırmızı renkle gösterilen 8260 m² taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, Hazine ve Orman Yönetimi vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/10/2012 tarih ve 2012/4998 E. – 2012/11320 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan kararında özetle; “Mahkemece, tescil harici bırakılan taşınmaza ilişkin davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Yörede yapılan ilk orman kadastrosunun, 1969 yılında herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan Demirli Serisi Devlet Ormanına ilişkin olarak seri bazında yapıldığı ve köyün tamamını kapsamadığı anlaşılmaktadır. Seri usûlde yapılan orman kadastrosunda, Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan yerlerin dışında kalan taşınmazların orman kadastro komisyonlarınca incelemesi yapılmadığı ve niteliği belirlenmediğinden o yerde orman kadastrosu yapılmış sayılmaz. O halde, çekişmeli taşınmazın seri usûlde yapılan orman kadastrosunun bitişiğinde olmaması ve tahdidin dışında bulunması nedeniyle tescili talep edilen taşınmaza ilişkin orman kadastrosu yapılmamıştır.
Yörede 1962 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu sonucunda davalı taşınmaz, 7501 parsel sayısı ile davacının murisi H.. Ç.. adına tesbit edilmiş, Orman Yönetiminin kadastro komisyonuna yaptığı itiraz sonucu orman niteliğiyle tesbit harici bırakılmıştır. Muris H.. Ç.. tarafından açılan orman niteliğiyle tesbit harici bırakılma işlemine itiraz davası da reddedilerek taşınmazın orman niteliğiyle tescil harici bırakılması işlemi 30.07.1968 tarihinde kesinleşmiştir. Yine, muris tarafından 1970/48 Esas sayılı dosyada yapılan yargılamanın iadesi talebi mahkemece reddedilmiş ve hüküm 10.04.1971 tarihinde kesinleşmiştir. Hal böyle olunca; orman niteliğinde olması sebebiyle tapulama harici bırakılan çekişmeli taşınmazın, Türk Medenî Kanununun 713. maddesi ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava gününe kadar 20 yıldan fazla süre ile kanunda belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın tesbit gününde yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre orman olması sebebiyle tesbit dışı bırakılarak orman olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın orman olmadığı hususu, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilebilir. Bu durumda, tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas teşkil edecektir. Başka bir anlatımla, yörede yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar, taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden daha önceki tarihlerdeki zilyetliğe değer verilemeyecektir. Açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1969 yılında 6831 sayılı Kanuna göre Demirli Serisi Devlet Ormanına ilişkin olarak seri usûlde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre yapılıp 25.10.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B çalışması vardır.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 28.06.1961 tarihinde yapılmış ve sonuçları 26.09.1962 – 25.10.2962 tarihleri arasında ilân edilmiş, dava konusu taşınmaz 7501 parsel sayısı ile H.. Ç.. adına 1272 tahrir nolu vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tesbit görmüş, tapulama mahkemesinin 11.12.1967 gün 1965/1448 – 681 sayılı kararı ile orman olarak tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiş; hüküm 30.07.1968 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
4721 sayılı TMK’nın 713/6. maddesi uyarınca tescil davası sırasında “davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.”. Somut olayda; davalı Hazine, yargılama sırasında, 21/02/2013 tarihli celsede, tescil davasına konu yerin Hazine adına tapuya tescili talebinde bulunmuştur. Hazine harçtan da muaf bulunmaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece, davalı Hazine vekilinin bu isteğinin toplanan deliller karşısında değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekirken, açılmış bir karşı dava bulunmadığından bahisle usûlden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 20/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.