YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9533
KARAR NO : 2014/646
KARAR TARİHİ : 16.01.2014
MAHKEMESİ : Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/11/2009
NUMARASI : 2008/248-2009/774
Taraflar arasındaki tapu iptail ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Sinop İli, Merkez İlçesi, D. K.. 1306 parsel sayılı 6320 m2 yüzölçümlü taşınmaz, tarla vasfıyla davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, davalı taşınmazın tamamının öncesinin orman olduğu, yörede 30.04.2004 tarihinde ilân edilen ve kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması çalışmalarında 2/B sınırları içinde değerlendirildiğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile dava konusu taşınmazın 2/B niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 1306 parselin (A) ile işaretli 4195 m2’lik kısmının davalı adına olan tapusunun iptaline, 2/B niteliği ile Hazine adına tesciline, kalan kısımlara yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, çekişmeli taşınmazın kesinleşen 2/B uygulaması sınırları içinde kaldığı iddiası ile açılan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1981 yılında yapılarak kesinleşen arazi kadastrosu ile 30.04.2004 tarihinde ilân edilerek 30.10.2004 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Somut olay bakımından; karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2., 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenip, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümlerinin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekir.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde;
“a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanunî mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların, tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde, önceki maliklerine veya kanunî ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.”hükümlerine yer verilmiştir.
6292 sayılı Kanunun 6/1 – 3. maddesine göre; 2/B alanlarında bulunan taşınmazlardaki 31.12.2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen hak sahipliği belirlemesi, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenmesi halinde hak sahibi kişilere, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenmesi halinde ise güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde; aynı Kanunun 7/1-a-b maddelerinde de kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlara ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvuru hakkı tanınmıştır. Bu düzenlemelerden başka nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazlara ilişkin olarak hak sahibi veya ilgililerine herhangi bir yükümlülük yüklenmemiştir. Mevcut ve devam eden davalarda ise, çekişmeli taşınmazın 7/1-a maddesi kapsamında yani tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulmuş ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan bulunması halinde bedel alınmaksızın tapuya geçerlilik tanınacağı, 7/1-b maddesi kapsamında yani özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan taşınmazlardan bulunması halinde ise tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceği, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmayacağı, açılan davalardan vazgeçileceği âmir hüküm olarak düzenlenmiştir.
Somut olayda; mahkemece, yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretli 4195 m2’lik kısmının 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerde kaldığı, 1981 yılında yapılan arazi kadastrosunda 1306 parsel sayısı verilerek tesbit ve tescil edildiği, hâlen davalılar adına tapu sicilinde kayıtlı olduğu, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulduğu anlaşıldığına göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilecek ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam edecek, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmayacak, açılan davalardan vazgeçilecektir. Kanunun bu âmir hükmünün re’sen gözetilmesi gerektiği, davadan vazgeçilmesi için tapu kayıt maliklerine, idareye başvurmalarına ilişkin veya başkaca her hangi bir yükümlülük getirilmediği, açılan davalardan vazgeçilmesinin kanunun emredici hükmü gereği olduğu, öngörülen vazgeçmenin H.M.K.’nun 307. maddesinde düzenlenen; “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan “davadan feragat” niteliğindeki bir vazgeçme olmadığı, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme olduğu gözetilerek, davacı Hazinenin, 6292 sayılı Kanun gereğince davasından vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden, davanın kısmen kabulü yönündeki karar, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun nedeniyle usûl ve kanuna aykırı olup, bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.