YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9481
KARAR NO : 2014/2384
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
MAHKEMESİ : Manavgat Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2005/35-2013/8
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı E.. Ç.. mirasçıları, davalı A.. S.. ve müdahil Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı E.. Ç.. vekili, Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 28.01.1958 tarihli dava dilekçesi ile davalılar S.. S.., H.. S.., M.. S.. ve H.. G.. aleyhine B… Köyü, Köy …. mevkiinde tarafları M.. t.. yol ve an ile çevrili 6 dönüm miktarındaki tarla; yine aynı köy S.. Mevkiinde tarafları Dere, M.. K.., yol ve dere hudutları ile çevrili 30 dönüm miktarındaki tarla; yine aynı k.. K.. yeri mevkiinde tarafları kır, İbrahim sınırı, kır hatme ve öz hududu ile çevrili 12 dönüm miktarındaki tarla; yine aynı k.. A.. mevkiinde tarafları D.. A.., Ç.. ve S.. hudutları ile çevrili 13 dönüm miktarındaki tarlaların Mart 1289 tarih ve 4, 5, 6, 29 ve 30 numaralı sicilden gelen tapu kayıtları kapsamında kalıp, davacının babası Süleyman’dan kaldığını, davacı E.. Ç..’in Süleyman’ın tek varisi olduğunu, davalıların hiçbir hak ve sıfatı olmaksızın, davacının küçük yaşta öksüz kalması nedeniyle taşınmazları ekip sürdüklerini belirterek davalıların müdahalelerin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/212 Esasında kayıtlı davanın yargılaması sırasında, 1963 yılında arazi kadastro çalışmalarının başlaması ve taşınmazlara 56, 57, 82 ve 168 parsel numarası ile tutanak düzenlenmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Davalılar Mustafa, Salih, H.. S.. ve H.. G.. vekilleri Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesine verdikleri 15.11.1961 tarihli dava dilekçesi ile B.. Köyü S.. mevkiinde tarafları Dere, M.. K.., yol ve dere hudutları ile çevrili 30 dönüm miktarındaki tarlayı 1929 yılında satın aldıklarını bildirerek, Mart 1289 tarih ve 29 numaralı tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep etmiş; Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1961/338 Esasına kaydı yapılan dava 1958/212 Esas sayılı dosya ile birleştirilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesindeki davaların konusu olan 56, 57, 82 ve 168 nolu parseller kadastro sırasında Nisan 1958 tarih ve 2 sayılı tapu kaydı ile 57 tahrir nolu vergi kaydına dayanılarak, sırasıyla 46300 m2, 7600 m2, 512 m2 ve 528 m2 tarla niteliğiyle davacı E.. Ç.. adına tesbit edilmiş ise de; asliye hukuk mahkemesinin 1958/212 Esas sayılı dosyasında davalı olması nedeniyle, tutanağa davalı şerhi düşülmüş, yargılamaya 1965/14 sayılı dosya üzerinden devam edilmiş, Manavgat 2. Kadastro Mahkemesinin kurulması nedeniyle 2. Kadastro Mahkemesine devredilen dava dosyası 1982/1162 numarasını almış, 2. Kadastro Mahkemesinin 2005 yılında kapatılmasından sonra tekrar 1. Kadastro Mahkemesine devredilen dava dosyası bu kez mahkemenin 2005/35 Esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Hazine, çekişmeli 56 sayılı parselin Hazineye ait Mayıs 1333 tarih ve 10 numaralı mahlulat kaydı kapsamında olduğu iddiasıyla davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece, Hazinenin dayandığı kaydın zilyedlik belgesi olduğu ve zilyedliğinin bulunmadığı gerekçesiyle 56 sayılı parsele ilişkin davasının reddine, davacılar S.. S.., M.. S.., H.. S.., H.. G..’in tapu iptali davasının reddine, davacı E.. Ç..’in davasının kısmen kabulüne, 56 parsel sayılı taşınmazın dayanılan Mart 1289 tarih ve 29 numaralı sicilden gelen tapu kapsamında olması nedeniyle E.. Ç.. mirasçıları adına; 57, 82, 168 parsel sayılı taşınmazların kimsenin kullanmadığı çalılık, fundalık niteliğinde olması nedeniyle Hazine adına tesciline; 78, 80, 81, 83, 87, 89, 97, 105 ve 119 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin tutanak asılları gelmiş ise de dava konusu olmadıklarından tutanakların kesinleştirilmek üzere Tapu Müdürlüğü’ne iadesine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından 56 sayılı parsele; davacı E.. Ç.. mirasçıları tarafından 57, 82 ve 168 sayılı parsellere; davalı A.. S.. tarafından tüm parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Yörede 10.04.2006 tarihinde ilân edilip eldeki davalar nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastro çalışması vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Mahkeme gerekçesinde, Hazinenin 56 sayılı parsel için dayandığı Mayıs 1333 tarih ve 10 numaralı mahlulat kaydının 5000 dönüm yüzölçümünde, çevre köylerden bir çok parseli de içine alan bir zilyedlik belgesi niteliğinde olduğu, Hazinenin bir zilyedliğinin bulunmadığı, 56 sayılı parselin davacı E.. Ç..’e ait Mart 1289 tarih ve 29 numaralı sicilden gelen Nisan 1958 tarih ve 2 numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, 57, 82 ve 168 sayılı parsellerin ise kimsenin kullanmadığı, çalılık fundalık kaplı, hatta zeminde dahi mevcut olmayan DSİ tahliye kanalı içinde kalan yerlerden olduğu açıklanmış ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; öncelikle taşınmazların ormanla ilgisinin belirlenmesi bakımından yapılan araştırmalar yetersizdir. Kadastro Mahkemesinin 1982/1162 sayılı dosyasında yapılan keşifte, taşınmazların 1957 tarihli hava fotoğraflarında orman sayılmayan yerlerden oldukları belirtilmiş, rapora orijinal renkleri içermeyen, siyah-beyaz memleket haritası eklenmiş, daha sonra uzman bilirkişi O.. Y.. tarafından hazırlanan 08.10.2009 tarihli raporda da, dava sırasında 2006 yılında yapıldığı için kesinleşmeyen orman kadastrosu kesinleşmiş gibi düşünülerek, “orman kadastrosunun, köyde devlete veya özel mülkiyete tâbi orman bulunmadığı tesbit edilerek kesinleştiği”nden söz edilmiştir.
Bundan ayrı olarak, ziraat bilirkişi raporlarında taşınmazların tarla olduğunun açıklanması karşısında, mahkeme gerekçesinde varılan sonuç denetlenememekte; yine, taşınmaz iki yandan Işılca ve Azman deresine sınır olduğu ve ayrıca DSİ kanalı geçtiği halde, jeolog bilirkişi dinlenmediği, kanala ait kamulaştırma krokilerinin uygulanmadığı, komşu parsel araştırmasının yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davalıların dayandığı 1929 yılına ait satış senedinin taşınmazlara uyduğu kabul edildiği halde, taleplerinin neden reddedildiği de karardan anlaşılamamaktadır.
O halde; mahkemece öncelikle, Orman Yönetimi davaya dahil edilmeli, yeniden yapılacak keşifte, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile varsa davanın açıldığı 1958 yılından öncesine ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları stereoskop aletiyle, üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı belirlenmeli, komşu taşınmazlara ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanağı kayıtlar getirtilip, çekişmeli taşınmazlar yönünü ne olarak gösterdikleri araştırılmalı, taşınmazlar orman sayılan yerlerden değil ise, davacıların dayandığı, miras bırakanları E.. Ç..’e ait Mart 1289 tarih ve 29 numaralı sicilden gelen Nisan 1958 tarih ve 2 numaralı tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmalı, davalılar miras bırakanı F.. S.. adına kayıtlı olan ve tapu kaydıyla birlikte tesbite esas alınan 1937 tarih ve 57 numaralı vergi kaydı ile davalıların tutundukları 1929 yılına ait satış senedi uygulanmalı, dava tarihi itibariyle zilyedlik koşullarının hangi taraf yararına gerçekleştiği araştırılmalı, yine ziraat bilirkişiden taşınmazların, nizanın ortaya çıktığı dava tarihi itibarıyla zilyedlikle kazanmaya elverişli yerlerden olup olmadığı, jeolog bilirkişiden derelerin aktif etki alanında kalıp kalmadıkları, fen elemanından kamulaştırma haritası kapsamında olup olmadıkları yönünde ayrıntılı rapor alınmalı, derenin aktif etkisi sözkonusu ise, Hazine adına da kişiler adına da tescil edilemeyeceği, tutanak iptal edilerek, hali hazır niteliğiyle paftasında gösterileceği düşünülmeli, kanal kamulaştırması kapsamında ise ilgili tüzel kişilik davaya dahil edilmeli, tarım arazisi niteliğinde ve tapu kapsamında ise 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi gereğince tapulu taşınmazın tapu dışı yolla (haricen) satışının geçerli olduğu düşünülerek bu madde koşullarının davalılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı, taşınmazların malik hanelerinin açık olması nedeniyle 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince re’sen de toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/02/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.