YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9319
KARAR NO : 2014/1842
KARAR TARİHİ : 13.02.2014
MAHKEMESİ : Dicle Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/01/2013
NUMARASI : 2010/33-2013/3
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve D.. M.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 15/02/2010 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyünde bulunan yaklaşık 8000 m² yüzölçümündeki taşınmazın bağ vasfında, 40 dönüm kadarının da tarla vasfında olup tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile … Köyünde bulunan kuzeyi ve doğusu 1191, 1192 ve 694 parsel sayılı taşınmazlar ile güneyi ve batısı ise, tescil harici taşınmazlarla çevrili dava konusu taşınmazın, 20/04/2012 tarihli krokide (C-K3) sembolü ile gösterilen 16.584,68 m²’lik kısmının tarla vasfı ile, (B2-KD) sembolü ile gösterilen 887,33 m²’lik kısmının ise bağ vasfı ile davacı Faris oğlu H.. K.. adına tapuya kayıt ve tesciline,”C-K1″ sembolü ile gösterilen tarla vasfındaki 10.516,43 m²’lik kısmı, (C-K2) sembolü ile gösterilen tarla vasfındaki 121,04 m²’lik kısmı ve (B2-K) sembolü ile gösterilen bağ vasfındaki 1.912,94 m²’lik kısmında davacının mülkiyet hakkı kazandığının tesbitine karar verilmiş; hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve D.. M.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tescili istemine ilişkindir. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 31/12/1987 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya kanunlar gereğince devlete intikal eden yerlerle ilgisinin olmadığı, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz, kadastro müdürlüğünden gönderilen cevaba göre 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerlerden olması sebebiyle tesbit dışı bırakılmıştır. Davacı vekili, imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukukî nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar ve ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesine müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür. Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar ve ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi, hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1985, 1990 ve 1995 yılları) stereoskopik hava fotoğraflarını dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Mahkeme tarafından böyle bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile davanın açıldığı tarihten 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası 1/5000 ve 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu belirlenmeli, orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılacak yerlerden ise, öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tespit harici bırakılma tarihi ile su altında kalma tarihi arasında 20 yıl geçip geçmediği maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorularak saptanmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hâli hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosya içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri gözönünde bulundurularak adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve D.. M.. tarafından hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.