YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9256
KARAR NO : 2014/3907
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/05/2013
NUMARASI : 2012/95-2013/83
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında C….Köyü, …..ada 1 parsel sayılı 5080,51 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacılar, taşınmazın murislerinden kaldığı ve zilyetliklerinde bulunduğu iddiasıyla dava açmışlardır.
Mahkemece; davacıların davasının reddine ve dava konusu parselin tesbit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/12/2011 tarih 2011/11823 – 16120 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dosyadaki belgelerden yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu çalışmalarının tamamladıktan sonra 26.09.2008 tarihinde askıya çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarihten itibaren hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler 3402 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre 30 günlük sürede kadastro mahkemelerinde sınırlamaya itiraz hakkına sahiptir. Somut olayda dava, 06.04.2009 gününde yani 30 günlük süre geçtikten sonra Orman Yönetimi ve Hazineye karşı açılmıştır. Bu durumda öncelikle, kamu düzenine ilişkin olan görev konusu mahkemece re’sen gözönüne alınarak davanın görev yönünden reddine karar verilmesi, dosyanın görevli genel mahkemelere aktarılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra görevli genel mahkemeye dosya aktarılmış ve görevli mahkemece davacının zilyetliğe dayandığı ve tapu kaydı sunmadığı gerekçesiyle davacı tarafından açılan işbu davanın şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesine göre yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih, 2012/108 esas, 2013/64 karar sayılı ilâm ile 31.08.1956 günlü, 6831 sayılı Orman Kanununun 5.11.2003 günlü, 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve mahkemenin ret kararından sonra 26.2.2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 1.3.2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir.
Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesinin temini için temyiz isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Kabule görede, davacılardan Ahmet oğlu M.. U..’ın karar başlığında gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.