YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9124
KARAR NO : 2014/559
KARAR TARİHİ : 16.01.2014
MAHKEMESİ : Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2010/568-2013/541
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, S..K..de bulunan 2089 parsel numaralı 28700,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalılar murisi adına kayıtlı olduğunu, yörede 2005 yılında yapılan çalışmalarda 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman tahdidi dışına çıkarıldığını ileri sürerek, tapusunun iptali ile 2/B şerhi verilerek Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile tarla niteliğiyle 6831 sayılı Kanunun 2/B madde niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 13.04.2005’de altı aylık ilân sonucu kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile tarla vasfında ve 2/B made niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir. 6831 sayılı Orman Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2., 2896 ve 3302 sayılı Kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenip, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümlerinin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekir.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde:
“a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.”
“b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.”
hükümlerine yer verilmiştir.
6292 sayılı Kanunun 6/1-3. maddelerine göre, 2/B alanlarında bulunan taşınmazlardaki 31.12.2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen hak sahipliği belirlemesi, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenmesi halinde hak sahibi kişilere, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenmesi halinde ise güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde; aynı Kanunun 7/1-a-b maddelerinde de kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar bakımından, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvuru hakkı tanınmıştır. Bu düzenlemelerden başka nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazlara ilişkin olarak hak sahibi veya ilgililerine herhangi bir yükümlülük yüklenmemiştir. Mevcut ve devam eden davalar bakımından ise, çekişmeli taşınmazın, 7/1-a maddesi kapsamında yani Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulmuş ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan bulunması halinde bedel alınmaksızın; 7/1-b maddesi kapsamında yani Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan taşınmazlardan bulunması halinde, bunların tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceği, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmayacağı, açılan davalardan vazgeçileceği âmir hüküm olarak düzenlenmiştir.
Somut olayda, mahkemece, yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğu saptanmış olduğu, halen davalılar murisi adına tapu sicilinde kayıtlı olduğu, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulduğu anlaşıldığına göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceği, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmayacağı, açılan davalardan vazgeçileceğine ilişkin âmir yasa hükmünün re’sen gözetilmesi gerektiği, davadan vazgeçilmesi için tapu kayıt maliklerine idareye başvuruya ilişkin veya başkaca her hangi bir yükümlülük getirilmediği, açılan davalardan vazgeçilmesinin kanunun emredici hükmü gereği olduğu, buradaki vazgeçmenin H.M.K.’nun 307. maddesinde düzenlenen; “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan davadan feragat niteliğindeki bir vazgeçme olmadığı, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme olduğu gözetilerek, davacı Hazinenin davasından vazgeçmiş sayılmasına, karar verilmesi gerektiğinden, davanın kabulü yönündeki karar, yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun nedeniyle usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerekmiştir.
Ayrıca,6292 sayılı Kanun gereğince sonuçlandırılan bu tür davalarda yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması, taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerekirken,davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar N.. U.. ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 16.01.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.