Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/895 E. 2013/1571 K. 19.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/895
KARAR NO : 2013/1571
KARAR TARİHİ : 19.02.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, dava dilekçesinde … Köyü 413 nolu, 9480 m2 yüzölçümlü taşınmazın davalı adına tarla vasfında tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın 7664,547 m²’lik alanının kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını iddia ederek, 7664,547 m²’lik alanın tapusunun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın 7664,547 m²’lik alanının kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve (A) ve (B2) harfleri ile gösterilen 7664,547 m²’lik alanının tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davalının müdahalesinin men’ine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman tahdidine dayalı tapu iptali ve tescili ile müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 21.04.2008 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2B ile 1982 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastro çalışması vardır.
Mahkemece, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki, kural olarak; davacı sıfatı (aktif husumet ehliyeti) hakkın malikine, davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) ise, o hakka uymakla yükümlü olan kişiye aittir. Gayrimenkul mülkiyetine ilişkin davalarda davalı sıfatı dava tarihinde taşınmaz maliki olan kişiye (Tapu sicilinde malik olarak yazılı olan kişiye ve şerh sahibi olan kişiye) aittir. Husumet konusu, ilk itirazlardan olmadığından davanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de doğrudan doğruya (resen) karşı tarafın rızası olup olmadığına bakılmaksızın, incelenerek gözönünde tutulur. Kanun gereğince tapu iptaline yönelik davalarda husumet şerh sahibine de yöneltilmelidir. Ancak, davacı dava dilekçesinde davalı olarak sadece Hazineye husumet yönelterek dava açmıştır. Bu nedenle, beyanlar hanesinde şerh sahibi olan … oğlu … davaya dahil edilerek taraf oluşturulup savunma ve delileri de sorulduktan sonra tüm delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz davalı adına tapuda kayıtlıdır. Davalı, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi, orman tahdidi içinde kalan (A) harfi ile gösterilen 6988,81 m²’lik bölüm ile (B2) harfi ile gösterilen 757,31 m²’lik bölümün toplamı 7746,12 m² olduğu halde, eksik olarak 7664,547 m² olarak karar verilmesi de usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 19/02/2013 günü oy birliği ile karar verildi.