Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/8903 E. 2013/9371 K. 24.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8903
KARAR NO : 2013/9371
KARAR TARİHİ : 24.10.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında ….Köyü 110 ada 8 parsel sayılı 5553.23 m² yüzölçümündeki taşınmaz (birleşen 2011/113esas sayılı dosyada davalı), 121 ada 17 parsel sayılı 1758.60 m² yüzölçümündeki taşınmaz (birleşen dosya 2011/112 E.), 121 ada 19 parsel sayılı 1995.64 m² yüzölçümündeki taşınmazlar belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, dava dilekçesi ile çekişmeli taşınmazların, evveliyatı orman iken 23.11.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları dışına çıkarıldığını, ancak taşınmazın tahdit dışında bırakılma tarihi ile davaya konu kadastro tespit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığını ileri sürerek, davalı adına yapılan tespitin iptali ile taşınmazın hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parsellerin davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1957 tarihinde 766 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmaz orman olduğu gerekçesi ile tespit harici bırakılmış, tespit tarihinden önce 22.05.1991 tarihinde yapılan orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama çalışmalarında da, çekişmeli taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 2859 sayılı Kanun ve 590 sayılı KHK gereği yapılan yenileme çalışmaları, 21.2.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda, orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar sürdürülen zilyetlik süresinin 3402 sayılı Kkanunun 14. maddesinde belirtilen 20 yılı bulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8 – 964 E. – 751 K. ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 – 183 E. – 187 K., 2004/8 – 15 E. – 7 K. , 2004/8 – 242 E. – 292 K. ve 20. H.D.’nin 2008/20 – 214 E. – 241 K. sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici
bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davacı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılarak tespit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar – ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür. Somut olayda; keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazların 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tespit harici bırakılan yerlerden olduğu ve kesinleşen orman tahdidine göre taşınmazların orman sınırları dışında bırakıldığı belirlenmesine karşın taşınmazların öncesi itibariyle orman olup olmadığı, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarından yararlanmak sureti ile belirlenmediği gibi, taşınmazların orman içi açıklık olup olmadığı hususları da irdelenmemiştir.
O halde, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerden getirtildikten sonra, keşfe katılan önceki bilirkişiler dışında bir fen, bir ziraat ve bir orman mühendisi bilirkişileri huzurunda keşif yapılarak dava konusu taşınmazların memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilere incelettirilip, taşınmazların niteliğinin ne şekilde göründüğü orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazların kullanılıp kullanılmadığı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmazlar üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı ve dağılımı, durumunun ne olduğu Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak belirlenmeli, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, zilyetliğe değer verilmeyeceği ve orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçip geçmediği düşünülerek sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı …’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.