Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/8674 E. 2014/129 K. 07.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8674
KARAR NO : 2014/129
KARAR TARİHİ : 07.01.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2013
NUMARASI : 2011/178 – 2013/75
DAVACI : L.. B..

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında Kahramanmaraş İli, Merkez K. K.., 101 ada 3, 107 ada 5, 119 ada 3, 126 ada 2 ve 4, 127 ada 1 ve 2, 128 ada 8 ve 11, 129 ada 28, 138 ada 27 ve 139 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar, belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla, bahçe niteliğinde davalılar adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı, taşınmazlarda kendisinin de mirasçılık payı olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Hazine vekili, 09.05.2012 havale tarihli dilekçesi ile; 3402 sayılı Kanunda açıklanan zilyetlikle kazanma koşullarının davalılar yararına gerçekleşmediğini iddia ederek, tesbitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece davacının davasının reddine, müdahil Hazinenin davasının kabulüne, dava konusu taşınmazların tesbitinin iptali ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde; 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu 30.10.1999 tarihinde kesinleşmiş, dava konusu taşınmaz orman kadastro sınırı dışında kalmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların orman kadastro sınırının dışında bırakıldığı 1999 yılından itibaren, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki; bir taşınmazın öncesinin eski tarihli resmi belgelerde orman sayılan yerlerden olması veya taşınmaz ile yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 tarih ve 2004/8-15-7, 12.05.2004 tarih ve 2004/8-242-292, 12/03/2008 tarih ve 2008/20-214-241 sayılı kararları) hallerinde, o yerde orman kadastrosu yapılıp kesinleşinceye kadar, taşınmaz orman sayılacağından, ancak, orman kadastro sınırı dışında bırakıldığı tarih itibarıyla zilyedlikle kazanma koşullarının işlemeye başlayacağı kabul edilir ise de; somut olayda uzman bilirkişi raporunda taşınmazlardan 107 ada 5, 119 ada 3, 127 ada 1 ve 2, 126 ada 4, 129 ada 28 parsellerle, 101 ada 3 parselin (B) harfi ile gösterilen bölümünün orman bütünlüğü içinde, eylemli orman olduğu açıklanmıştır. Rapora ekli 1956 tarihli memleket haritasında ise taşınmazlardan sadece 127 ada 1 ve 2 parsellerin tamamen; 101 ada 3 ve 107 ada 5 parsellerin ise kısmen orman sayılan yerlerden olduğu, ziraat bilirkişi raporundan ve fotoğraflardan, orman
bilirkişi tarafından eylemli orman olduğu açıklanan taşınmazların üzerinde buğday ekini, meyve ağaçları ve evler bulunduğu anlaşılmaktadır. Ziraat ve orman bilirkişi raporları bu açıdan birbiri ile çeliştiği gibi, yerel bilirkişi-tanık beyanlarıyla da örtüşmemektedir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz.Bu nedenle; mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; taşınmazın konumu, eğimi, bitki örtüsü, varsa ağaçların cinsi, sayısı ve zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığını açıklayan müşterek imzalı rapor alınmalı, varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin kim tarafından, ne zaman başlatıldığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettirildiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07.01.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.