Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/8401 E. 2014/294 K. 09.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8401
KARAR NO : 2014/294
KARAR TARİHİ : 09.01.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2010
NUMARASI : 2003/1161-2010/235

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi A.. T.. mirasçıları vekilince tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacılar A.. T.. mirasçıları tarafından 16/09/2003 tarihli dilekçe ile asliye hukuk mahkemesinde açılan davada Temmuz 1961 tarih ve 94 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak bu kayıt kapsamında kalan yere davalılar İ.. D.. ve arkadaşlarının elatmasının önlenmesi istenmiştir. Dava aynı tapu kaydına dayanılarak A.. T…mirasçıları ile M.. E.. ve M.. D.. tarafından 22/10/1997 tarihinde Orman Yönetimine karşı açılan elatmanın önlenmesi ve tahdide itiraz davası ile birleştirilmiştir.
D.. Y.., bu yerin bir bölümünün kendisine ait olduğu, köy tüzel kişiliği ise çekişmeli taşınmazın tamamının köy merası olduğu iddiası ile ayrı ayrı davaya katılmışlardır.
Mahkemece; katılan D.. Y..’ın davasının müracaata bırakılmasına, M.. T.. ve arkadaşlarının İ.. A.. ve arkadaşlarına karşı açmış olduğu elatmanın önlenmesi davasının reddine, A..T.. ve arkadaşlarının Orman Yönetimine karşı açmış olduğu tahdide itiraz davasının reddine, katılan köy tüzel kişiliğinin davasının kabulü ile fen bilirkişisi krokisinde sarı renkle gösterilen yere davalıların elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm A.. T.. mirasçıları vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, elatmanın önlenmesi ve 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde hükmünü bulan tapu kaydına dayalı orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu M.. K.. 1988 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları yapılmış; sonuçları 25/01/1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Dosya içeriğinden; mahkemece hüküm kurulmasından sonra, ancak hükmün taraflara tebliğinden önce yörede genel arazi kadastrosuna başlandığı; çekişmeli yerlerin 6999 ada 155; 7001 ada 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 7002 ada 1 parsel altında tutanaklarının düzenlenerek temyize konu dava dosyası nedeniyle malik hanelerinin boş bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Bu hali ile davacılar A..T.. mirasçıları tarafından İ.. D.. ve arkadaşlarına karşı açılmış bulunan elatmanın önlenmesi davası kadastro tespitine itiraz davasına dönüşmüştür.
Katılanlar D.. Y.. ile köy tüzel kişiliğinin davaları da aynı nedenle kadastro tespitine itiraz davası niteliğini almıştır. Bir taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlenmesi ile birlikte genel mahkemelerin görevi biter ve uyuşmazlığın çözümünde kadastro mahkemeleri görevlidir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereklidir. Bu nedenle, davacılar A. T.. mirasçıları tarafından İ.. D.. ve arkadaşlarına karşı açılmış bulunan elatmanın önlenmesi davası ile katılanların davası yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği düşünülmelidir.
Davacılar A..T..mirasçıları ile M.. E.. ve M.. D.. tarafından tapu kaydına dayanılarak Orman Yönetimine karşı 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmüne göre açılmış bulunan orman kadastrosuna itiraz davası yönünden ise şimdi olduğu gibi genel mahkemeler görevlidir.
Bu nedenle, mahkemece orman kadastrosuna itiraz davası diğer davalardan ayrılmalı; kadastro tespitine itiraz davası yönünden görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine aktarılmalıdır.
Orman kadastrosuna itiraz davası yönünden mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki;
Davacılar ilk tesisi Mayıs 1929 tarih, 102 numaralı ve Temmuz 931 tarih, 63 numaralı tapu kaydına dayanmışlardır. Kayıt 25 dönüm tarlanın 20 dönümünün bölünerek ahara satılması ve 5 dönümünü uhdesinde bırakması nedeniyle K.. oğlu H..M.. adınadır. Doğuda işbu tarladan müfrez tarik, batıda Hüseyin tarlası, kuzeyde Karagöl gediği, güneyde ise Kandil Beleni hudutlarını içermektedir. Gittilerinde önce tamamı A..T..’e, daha sonra da A..dir tarafından 14/20 payı uhdesinde bırakılıp 2/20 payı M.. D.. ve M.. E..oğlu’na musavatan satılmıştır. Mahkemece, bu kayıt yerel bilirkişi eliyle yöntemince uygulanıp çekişmeli taşınmazlara ait olup olmadığı belirlenmemiştir. 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmüne göre orman kadastrosuna itiraz davasının açılabilmesinin ön koşulu çekişmeli yere ait tapu kaydının varlığıdır. Kaydın çekişmeli yerlere ait olmaması halinde davanın dinlenme olanağı yoktur.
Kaydın taşınmaza uyması halinde ise, 4785 sayılı Kanun karşısında geçerli bir kayıt olup olmadığı; geçerli bir kayıt ise miktarı ile geçerli olup olmadığı üzerinde durulmamıştır.
Dosyaya 1988 ve 1994 tarihli iki ayrı orman kadastrosuna ait bir kısım tutanaklar getirtilmişse de bunlara ait işe başlama, devam ve sonuçlarının ilân tutanakları getirtilmemiştir.
Mahkemece yapılan ilk keşifte yer alan orman bilirkişisi tarafından taşınmazların bir bölümünün M.. K.., bir bölümünün Merkez G.. M..de kaldığı açıklanmıştır. Bu yerlerin her birinde yapılmış olan orman kadastro evraklarının ayrı ayrı ve eksiksiz dosya arasında yer alması zorunludur.
Bu nedenle, mahkemece kadastro tespitine itiraz davası konusunda ayırma kararı verildikten sonra dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlara ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydının çekişmeli yerleri kapsayıp kapsamadığı, 4785 sayılı Kanun karşısında hukuken değer taşıyıp taşımadığı, değişebilir sınırları içerdiğinden 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilmesi gerekip gerekmediği üzerinde durulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.