YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7848
KARAR NO : 2014/864
KARAR TARİHİ : 21.01.2014
MAHKEMESİ : Alanya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 03/05/2013
NUMARASI : 2013/79-2013/213
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Y.. M… 2401 ada 35 parsel sayılı 1108,03 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ilişkin verilen karar, davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.03.2012 gün ve 2012/2687-4205 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “…davalının dayandığı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokileri, dayanak tapu kaydı revizyon görmüş ise, revizyon gördüğü parselleri bir arada gösterir birleşik kroki ile tesbit tutanakları, revizyon görmemiş ise, işleme tâbi tutulmayan belgelerden kabul edilip edilmediği belirlenmeli, revizyon görmüş ise, tapu malikleri ile davalı arasında akdî veya ırsî ilişki kurulmalı, varsa revizyon gördüğü parselleri dıştan çevreleyen komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilmeli, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu 2400, 2401, 2404 ve 2405 nolu adaların bir bütün halinde yüzölçümleri dikkate alındığında, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık konumunda bulunmadıkları nazara alınmalı; dayanak tapu kaydı aynı gün temyiz incelemesi yapılan ve ayrı adalarda bulunan parsellere yönelik açılan davalarda da (Mahkemenin 2010/512, 2010/496, 2010/502, 2010/514, 2010/518, 2010/488, 2010/516, 2010/506, 2010/490 ve 2010/486 Esas sayılı dosyalar) bulunduğu nazara alınarak birlikte yapılacak keşifte tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp, kalmadığı duraksamasız belirlenmeli, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde ise 2400, 2401, 2404, 2405 ve 2406 ada ve 6 nolu iç ziraat poligonu içinde bulunan taşınmazların toplam miktarları dikkate alındığında orman içi açıklık niteliğinde kabul edilemeyeceğinden, söz konusu poligon içinde bulunan taşınmazların zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmalı, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca getirilen sınırlamanın aşılıp aşılmadığı belirlenmeli…” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davalının dayandığı tapu kaydının değişmez sınırlı olduğu, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının sınırları içinde kaldığı, ancak, mahkemece taşınmazın tapu kapsamında kalmadığı şeklinde hatalı değerlendirme yapılması sonucu karar verildiği belirtilerek davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 20 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından 26.12.1989 tarihinde yapılan ve 08.06.1990–08.12.1990 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 13 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından 4999 sayılı Kanuna göre yüzölçümü ve fennî hataların düzeltilmesi çalışması 29.01.2010 tarihinde yapılmış ve 02.02.2010 – 02.03.2010 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir.
Yapılan incelemede; yerel mahkemece, davalı tarafın dayandığı 11.08.1955 tarih 9 sıra sayılı tapu kaydının sabit sınırlı olup çekişmeli taşınmazı kapsadığından davacı Hazinenin davasının reddinin gerektiği, ancak, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğü belirtilerek karar verilmiştir. H.M.K.’nun 298. maddesinin ikinci bendi uyarınca gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Bu nedenle, gerekçe ile çelişen şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.