Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/7412 E. 2014/587 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7412
KARAR NO : 2014/587
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Milas Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2013
NUMARASI : 2012/15-2013/10

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, K.. K.. 108 ada 1 parsel sayılı 7315.03 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, zeytinlik niteliğinde belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A1) harfi ile gösterilen 128.55 m2 ve (A2) harfi ile gösterilen 321.97 m2’lik bölümlerinin orman niteliğinde Hazine, (B) harfli 6864.97 m2’lik bölümünün tesbit gibi davalı adına tesciline karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan 08/12/2011 tarih, 2011/13327-14325 sayılı ilâmında özetle; “Yörede ilk orman kadastrosunun seri usûlle ve hava fotoğrafı yöntemiyle yapıldığı, orman kadastrosu hangi yöntemle yapılmışsa mahkemece uyuşmazlığın çözümünde de o yöntemin uygulanması gerektiği halde, bu yönde inceleme yapılmadığı, Dairenin iade kararı üzerine yapılan uygulamada mahkemece orman olduğuna karar verilen bölüm haricinde (HV1) ve (HV2) olarak gösterilen bir bölümün daha kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığının belirlendiği açıklandıktan sonra, yeniden keşif yapılarak yörede ilk kez 1965 yılında yapılan orman kadastrosunda kullanılan, orman sınır nokta ve hatlarının işlenmiş olduğu hava fotoğrafının uygulanıp esas alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin 06/05/2013 tarihli ek rapor ekindeki krokide H1+ H2 harfleri ile gösterilen toplam 264.27 m2’lik bölümünün orman niteliğinde Hazine; (C) harfli 7050.76 m2’lik bölümünün tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1965 yılında seri bazında ve hava fotoğrafı yöntemiyle orman kadastrosu yapılmış ve sonuçları 23/11/1965 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Daha sonra 2005 yılında yapılıp, 18/04/2008 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece ilk kez kurulan hükümde, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A1) ve (A2) harfi ile gösterilen toplam 321.97 m2’lik bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı kabul edilerek, bu bölümün davalı adına olan tapusunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Karar, yalnızca Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş ve Yönetimin istemi üzerine bozulmuştur. Bu durum karşısında 321.97 m2’lik yerin orman sayılan yerlerden olma olgusu kesinleşmiştir. Mahkemenin temyize konu kararında ise, (H1) ve (H2) harfli ile gösterilen toplam 264.27 m2’lik bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek kazanılmış hak ilkesi ihlal edilmiştir. Sözü edilen yön gözetilerek evvelce verilen kararda esas alınan rapor gereğince hüküm kurulması gerekirken; kazanılmış hak ilkesini ihlal eder biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/01/2014 günü oy çokluğu ile karar verildi.
Kadastro sırasında, Muğla İli, Milas İlçesi, K.. K..108 ada 1 parsel sayılı 7315,03 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespit edilmiş, davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı ve orman niteliğinde olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin (A1) ile işaretli 128,55 m2’lik kısmının ve (A2) ile işaretli 321,97 m2’lik kısmının orman vasfı ile Hazine, (B) ile gösterilen 6864,97 m2’lik kısmının tespit gibi davalı adına tesciline dair verdiği karar, davacı Orman Yönetiminin temyizi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 18.12.2011 gün ve 2011/13327 – 14325 sayılı kararıyla Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığından bahisle araştırmaya yönelik bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın bilirkişinin krokisinde H1 ve H2 harfi ile işaretli kesinleşmiş orman sınırlar içersinde kalan 264,27 m2’lik kısmının orman vasfıyla, (C) ile gösterilen 7050,76 m2’lik kısmın kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığından bahisle tespit gibi davalı kişi adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Kadastro mahkemesi hâkimi doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür.
Yerel mahkemece verilen ilk karar, kesinleşmiş tahdit uygulamasına ilişkin teknik bilirkişilerin krokilerinin çelişkili olduğu ve eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulduğuna, bozmaya uyulan mahkemece de eleştirilen hususlar dikkate alınarak yeni bir bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilen doğru sınırlara göre hüküm kurulduğuna göre; bozma öncesi teknik uygulamanın doğru yapıldığı zannıyla kararı temyiz etmeyen davalı aleyhine orman lehine taşınmazın (A1 ve A2) ile gösterilen kısmın yüzölçümünün daha büyük olduğu gerekçesiyle usulü kazanılmış hak oluştuğu yorumuna gidilmesi hakkaniyete aykırıdır. Maddi hatanın usulü kazanılmış hakkın istisnasını oluşturma kuralı burada da uygulanmalıdır. Zira 1. bozma öncesi bilirkişiler orman tahdidinin sınırlarını uygulamada maddi hata yapmışlar; bozma sonrası ise davacının özel mülkü olan yerin miktarı doğru olarak tespit olunmuş ve buna göre hüküm kurulmuştur.
Öte yandan kanaatimce orman tahdit haritalarının uygulanması kamu düzenine ilişkin olup doğru sicil oluşturmakla yükümlü kadastro hâkiminin bilirkişi hatasına dayalı verilen önceki kararının sırf davalı kişilerce temyiz edilmediği gerekçesiyle orman idaresi yarararına kazanılmış hak oluşturacağı kanaatine de katılmıyorum.
Açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASI yönündeki çoğunluk düşüncesine katılmıyorum. Ancak,hükümde birbirinden bağımsız parsel numarası ile tesciline karar verilmesi gereken H1ve H2 ile ilgili kısımlarla birlikte karar verilmesi kararın infazına engel olabileceği düşünüldüğünden hükmün 2. fıkrasının “H1+ H2 harfiyle gösterilen” ibaresinin çıkarılarak “H1 harfi ile gösterilen 33,97 m2 ve H2 harfi ile gösterilen 230,30 m2’lik kısımlarının aynı adanın son parsel numarasından itibaren ayrı ayrı numara verilmek suretiyle” ibaresinin eklenerek kararın düzeltilerek ONANMASI gerektiği kanaatindeyim.