Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/7116 E. 2013/8652 K. 01.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7116
KARAR NO : 2013/8652
KARAR TARİHİ : 01.10.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, …. Mahallesi 313 ada 22 parsel sayılı 732,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, çayırlık niteliği ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle belgesizden davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, davalı yararına imar, ihya ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığını iddia ederek, tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava dilekçesi ve duruşma günü tebliği için davalıya davetiyenin… Köyü adresine gönderildiği, muhatabın geçici olarak İstanbul’a gittiğinden bahisle aynı konutta babası ….’a tebliğ olunduğu, davalının davaya cevap vermediği gibi, duruşmalara da katılmadığı, davalıya …. Köyü adresine çıkan gerekçeli karar tebliğinin adresinden taşındığından bahisle iade edilmesi üzerine, mernis adresine gerekçeli kararın tebliğ olunduğu ve süresi içinde davalı tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usûlüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Kanunun 27. maddesi (HUMK’ nun 73. maddesi) hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan, davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Öte yandan, tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitinin yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48 ve diğer maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür.
Öncelikle, kanuna uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usûlî işlemdir. Tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin
kanunî hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur. Kural olarak; ‘tebligat’ tebligat yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır (Teb.Y.10.md).
Somut olayda davalının adresinin Esenler/İstanbul olup, dava dilekçesi ile duruşma gününün davalının adresi dışında Erentepe Köyü/Gölköy adresinde babasına tebliğ olunması nedeniyle usûlsüz olduğu anlaşılmaktadır.
Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS’ nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda dava dilekçesinin tebliğinin yöntemine uygun olduğu söylenemez. Bunun sonucu olarak davalının eldeki davada savunma hakkını kullanamadığı ortadadır.
Hal böyle olunca, usûlüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliği, taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usûlsüz tebligat ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 01/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.