Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/6542 E. 2014/1593 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6542
KARAR NO : 2014/1593
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2012
NUMARASI : 2010/581-2012/263

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan H.. T.., Ş.. K.. ve F.. A.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, E.. Köyü 9.. parsel sayılı 3120,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, davalıların murisleri adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın 4,89 m² yüzölçümündeki bölümünün 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunu iddia ederek dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; davacı Hazinenin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.05.2004 tarih ve 2004/1925 – 2004/5042 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “mahkeme, keşif ve uygulama yapılmadan, taşınmazın öncesinin tapulu olduğu, 1744 sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarınca bu gibi yerlerin zaten tapu sahiplerine verileceği gerekçesiyle davayı reddettiği, taşınmazın tapu kaydı üzerinde “4,89 m² yüzölçümündeki bölümün 2/B madde uygulama alanında kaldığı” şerhi mevcut olduğu, haritasında ise, bu kısım 6359-6360 OTS hattının kuzeyinde, kırmızıya boyalı 2/B alanında gözüktüğü ve 1744 sayılı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnaların, bu uygulama öncesinde tapulu yerler için sözkonusu olacağı düşünülmesi gerekeceği gibi, davalı gerçek kişilerin tapuya dayalı olarak 3373 sayılı Kanunun tanıdığı 10 yıllık süre içerisinde 2/B madde şerhinin kaldırılmasına ilişkin bir davaları da bulunmadığı ve böyle bir dava bulunmadıkça 1744 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirlenen istisna koşulların tapu kaydı malikleri yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılamayacağı ve ortada Hazineye yöneltilmiş böyle bir dava yokken koşulların varlığından sözedilerek keşif ve uygulama yapılmadan davanın reddedilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek usûlüne uygun şekilde tahdit uygulaması yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile E.. Köyü 9.. parsel sayılı taşınmazın 23/07/2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 4,89 m² yüzölçümündeki bölümünün davalıların murisi adına olan tapusunun iptali ile bu bölümün ayrı bir parsel sayısıyla Hazine adına tesciline ve beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 1744 ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır” şerhinin verilmesine, taşınmazın geriye kalan bölümünün aynen bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalılardan H.. T.., Ş.. K.. ve F.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp da daha sonra nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 24.07.1948 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre 27.04.1977 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 3302 sayılı Kanuna göre 18.05.1990 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kısmen 6831 sayılı Kanunun 2/B madde kapsamında kalan yerlerden olduğu gerekçesiyle davacı Hazinenin davasının kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, karar tarihinden sonra, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
6292 sayılı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir.
Bu durum karşısında uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden önce yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6292 sayılı Kanununun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda anılan kanun incelendiğinde, 6292 sayılı Kanunun “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” hükmüne yer verildiği görülmektedir.
6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde yer alan bu düzenlemenin re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Zira, sözü edilen kanun maddesinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan ve 6831 sayılı Kanunun 2/A veya 2/B madde kapsamında kalan taşınmazlar yönünden, “…bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” şeklinde âmir hüküm getirilmiştir. Yani, sözkonusu düzenlenme ile tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlara yönelik 2/A veya 2/B madde iddiasıyla dava açılıp açılmaması veya bu iddiayla açılmış davalardan vazgeçilip vazgeçilmeyeceği konusunda Hazineye herhangi bir takdir hakkı tanınmamış, bu tür bir davanın açılamayacağı veya açılmış ise vazgeçileceği yönünde emredici hüküm ihdas edilmiştir.
6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde düzenlenen bu vazgeçme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde düzenlenen ve “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan “davadan feragat” niteliğindeki vazgeçmeyle karıştırılmamalıdır. Burada kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme sözkonusudur.
Ayrıca, 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sonuçlandırılacak davada, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
O halde; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece, 6292 sayılı Kanunun somut davada uygulanması gereken emredici hükmü gereğince davacı Hazinenin davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hasan Turan ve Ş.. K.. ile F.. A..’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.