Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/644 E. 2013/2308 K. 05.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/644
KARAR NO : 2013/2308
KARAR TARİHİ : 05.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 26/03/2009 gün ve 2009/2359 – 5081 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ve katılan gerçek kişilerin tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar …. ve arkadaşları, …. Beldesi, ….Mahallesi 485 ada 12 sayılı 1798 m2 yüzölçümündeki kagir ev ve bahçe niteliğindeki parselin, kendilerine ait 15.04.1949 tarih 147/61 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı halde, genel kadastroda … adına tesbiti kesinleşerek tapuya kayıt edildiğini belirterek, tapu kaydının iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlar; ….taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı iddiası ve adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemenin çekişmeli taşınmaz ile çevresinin eylemli orman alanı ve orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin 26.12.2005 gün ve 2002/396-917 sayılı kararı, davacı ve katılan gerçek kişilerin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.03.2009 gün ve 2009/2359-5081 sayılı kararı ile “incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve tapu kaydı uysa bile 4785 sayılı Kanun karşısında hukukî değerinin bulunmadığına, 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/C maddesi gereğince bu tür yerlerin orman olarak sınırlandırılacağına” değinilerek onanmış; bu kez, davacı gerçek kişi ve katılan gerçek kişi aynı iddia ile Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Kural olarak; kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunduğu hallerde, bir yerin orman sayılıp sayılmayacağı ve hukuki durumu kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritalarının uygulanması suretiyle çözümlenir. Kesinleşmiş orman kadastro tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporları çekişmeli parselin 1951 yılında yapılan orman tahditi dışında bırakıldığı, 1996 yılında yapılmış olan aplikasyonda durumunun değişmediği belirlendiğine göre, çekişmeli parselin devlet ormanı olduğu söylenemez. Ancak, bir yerin orman sayılan yer olması ile zilyetlikle ya da tapu ile kazanılacak yerlerden olup olmadığı konuları farklı olup, çekişmeli parselin üzerinde 20 ilâ 100 yaşlarında orman ağaçları ile kaplı olduğu belirlendiğine göre, bu haliyle zilyetlikle edinilecek yerlerden olduğu söylenemezse de, davacı ve katılan gerçek kişiler tarafından çekişmeli parselin Nisan 1949 tarih 147/61 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalan sahipli arazi olduğu iddia edildiğine göre, dayanılan tapu kaydı yöntemince uygulanmamış, çekişmeli parselin bu tapu kapsamında kalıp kalmadığı saptanmamış, bu tapu kaydının Hazineyi bağlayıp bağlamayacağı irdelenmemiştir.

O halde, mahkemece; dayanılan tapu kaydının oluşumuna esas evrakı müsbitesi, çekişmeli parselin komşuları olan parsellerin tesbit tutanakları ve dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, bir fen elemanı bilirkişi ile yeniden yapılacak keşifte, dayanılan tapu kaydı, varsa evrakı müsbitesi içinde yer alan kroki ve belgeler ve yerel bilirkişiler yardımıyla uygulanmalı, bilinmeyen sınırlar konusunda taraflara tanık gösterme olanağı verilmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tesbit tutanakları ve dayanağı olan belgeler ile denetlenmeli, tapu kaydı kapsamı ve çekişmeli parseli kapsayıp kapsamadığı tereddüte yer bırakmayacak biçimde saptanmalı, bilirkişiye tapu uygulamasını gösteren ayrı renkli kalemler ile işaretli teknik verileri içeren sayısal krokisi düzenlettirilmeli, tapu kaydının Hazinenin katılım ile oluşup oluşmadığı, bu kaydın Hazineyi bağlayıp bağlamayacağı da irdelenerek oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle davanın reddine karar verilmesi usulsüz olup, yerel mahkeme kararının onanmasına ilişkin Dairenin 26.03.2009 günlü kararı da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve katılan gerçek kişilerin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 26.03.2009 gün ve 2009/2359-5081 sayılı ONAMA kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 26.12.2005 gün ve 2002/396 E. – 2005/917 K. sayılı kararının BOZULMASINA, davacı ve katılanların ödediği karar düzeltme ve temyiz harçlarının istek halinde yatıranlara iadesine 05/03/2013 günü oybirliği ile karar verildi.